Arabanın yaşı ilerleyince, o da haliyle biz insanlar gibi hastalanıyor, arızalar çıkarıyor. Bir arabanın on üç yaşı herhalde insanı temel alırsak altmışına altmış beşine denk gelir kanaatimce...

Yağ değişimi gelmiş birader bunun ne yapalım? Doooğru oto sanayi sitesinde ki kadim dostumuz, ailemizin tamircisi, yıllardır gidip geldiğimiz, iciğini ciciğini bildiğimiz ve dahi iciğimizi ciciğimizi bilen Kâzım ustanın dükkânına kargalar daha kahvaltı etmeden, sabah sekizde aniden daldık. Selam aleyküm, aleyküm selam ve şapır şupur yanak muhabbetlerinden sonra lafa girersin Ahmet ''Usta yağ değişimine geldim pek de sıra yok bugün şansımdan mı, hafta ortasından mı nedir?'' Usta gayet sakin ''Hallederiz merak etme sen'' dedi. Ben de kafamdan kuruyorum yarım saat hadi bilemedin en kabadayı bir saate çıkarım, taş çatlasa yüz yüz elli de param gider en baba şekilde harcasam. Zaten büyüklerimiz hep söyler dururlar ''İnsan bir berberini değiştirmezmiş kolay kolay bir de araba tamircisini.''

Kalfalar da iyi kalfa, hatta çoğu da usta ayarında. Şimdilerde işletmelerde çırak yok arasan da bulamazsın zaten. Aldılar benim arabayı iki kalfa kumpasa, ben de geçtim bekleme salonuna televizyona bakayım bir iki bari hem de vakit geçer dedim. Aaaa sabah sabah baktım geyik muhabbeti programları. Hiç sevmemde öykülere denemelere malzeme çıkarmak için ara sıra da olsa seyrederim pür dikkat. O arada bir de şekersiz çay ikram ettiler sağ olsun dostlar. ''Hadi hadi şeker karıştırma hizmetinden yırttınız şekersiz içtiğimden'' diye saçma sapan bir espri patlattım kalfalara. Masa üstün de bir iki dergi, gazete. Zaman ilerliyor son sürat. Seslenirim ''Olmadı mı benim araba usta'' kalfalar çalışıyor ''Az kaldı ağabey merak etme sen keyfine bak'' yine bir müddet geçer, kalfalardan biri ''Kâzım usta bunun tirgel kayışı da gitmiş onu da değiştirmemiz lazım'' haydaaa ki haydaaa, bundan sonrada kafiye olsun diye herkes Atilla Mayda der ama ben demeyeceğim. Usta döner bana ''Ne yapalım ağabey biraz zaman alır'' hmmm ehem kem küm! ''Gerekiyorsa değiştir be usta, şeriatın kestiği parmak acımaz ne yapalım.'' Usta yine bana döner ''Vaktin vardır umarım Ahmet bey.'' başa gelen çekilir ne yapalım...

Gideyim şu kalfaların yanına lafa tutayım azıcık ''Kenan senin memleket nereydi?'' hem çalışır hem cevap verir.''Samsun ağabey'' hemşeri sayılırız yarı. O arada atölyede bangır bangır Orhan Baba'nın eski parçalarından biri çalmaktadır ''Yarabbi sen büyüksün, Yarabbi sen gönülsün durdur geçen zamanı kulların gülsün'' hakikaten öyle büyük Rabbim. Bir sürüde işim var şuradan bir an evvel çıksam da işime gücüme baksam diye geçirmekteyim yüreğimden ve beynimden.

Ah ulan alçak tirgel kayışı yapmayacaktın bunu bana. Gider bir şekersiz çay daha alırım. Bu arada iki üç müşteri daha gelir. Gelenlerden biri gri arabası ile şık giyimli bir bayan, araba Volkswagen Jetta modeli. O arada Cem Karaca'nın Tamirci Çırağı adlı parçasının sözleri gelir hafiften aklıma, hanımın arabasının kapısını kalfalardan biri nazikçe açınca. ''Arabanın kapısını açtım girsin içeri, kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri'' Allah var abla kalfaya hiddetlenmedi sadece teşekkür edip gülümsemek ile yetindi...

Yavaş yavaş bana hafakanlar basmaya başladı. Geçtim yine dinlenme salonuna kumandayı aldım elime kanallar arası gezinti yapıyorum. Azar azar da burnumdan, kulağımdan, gözümden, kaşımdan her yerimden soluyorum. Hah kanalın birinde bir dizi az takılayım bari. Seyret seyret o da bitti. Peşine biraz haber izleyelim. Bir sürü moral bozucu, üzücü hadiseler olmuş yine yurdumda... Tekrardan kalfaların yanına gidiyorum televizyondan canım sıkılınca, dereden tepeden, havadan sudan konuşuyoruz, arada bir iki Laz fıkrası anlatıyorum. Döndü biri ''Ağabey sende de ne çene ne muhabbet varmış harbiden ya'' biraz kasılıyorum kimseye çaktırmadan. Öbür araba sahiplerinin yanına gidiyorum bazen. İşlerden güçlerden, siyasetten konuşuyoruz ara ara memleketi kurtarıyoruz. Duruyorum duruyorum o tirgel kayışına sunturlu küfürler ile giydiriy.... neyse oralara hiç girmeyelim sabah sabah. Hissediyorum ki tirgel kayışı da bana münasip bir yerleri ile gülüyor ve hıyarağası diyordur herhalde...

Sabah saat 8.30 da gelip de 10.00 gibi çıkmayı planladığım tamircide saat nerede ise 14.30 oldu iş ancak o zaman bitti. Ben de derin bir oh çektim. Tabi hesapta bu tirgel itinin yüzünden biraz kabarık çıktı ama ne yapalım el mecbur yaptıracağız parasına puluna bakmadan, yoksa daha büyük arızalara yol açarız, işin ucunda insan hayatı da var. Ah ulan tirgel kayışı nerede ise yarım günümün içine ettin içine...

( Tamircide başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 11.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu