Selası verilmedi hiç kimseler duymadı
Göçüp giden kuşları artık sorma ne olur
Bari hatıra kalan mazinde ki o adı
Sahipsiz mezarında artık yorma ne olur
Pişmanlık dediğin şey vicdanının sesidir
Bel ki yüreğinde ki dönüşü olmayan yol
Belki de can çekişen aşkın son nefesidir
İster peşinden yürü ister izinde kaybol
Pusulası bozulmuş başı bozuk , deryada
Yol alan bir gemide daha ne bekliyorsun
Ruhunun duymadığı atmadığın feryada
Hangi ümit uğruna bin umut ekliyorsun
Yazıldığı gibi mi okunur sanıyorsun
Aynı bir roman gibi sayfaları eskiyen
Madem ki bir masaldı ne diye anıyorsun
Ölümsüz sevdalarda kim di kefeni giyen
Artık söyletme beni dilimin ayarı yok
Zamanı göstermeyen bozuk saat gibiyim
Zembereği kırılmış zilimin ayarı yok
Uyanmadığım günde son kabahat gibiyim
Say ki ölüm uykusu rüyaları olmayan
Artık açılmayacak kapılar ardındayım
Bana bir isim söyle ölse de kaybolmayan
Sonu maluma ermiş bil ki son adımdayım ...
Niyazi Tuncer / Kurtbey
(
Artık Yorma Ne Olur başlıklı yazı
Kurtbey tarafından
15.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.