Sessiz bir okuyucuydu yüreğimiz,
Damlaya damlaya göl olur derler ya,
Öyle büyütürdük işte acılarımızı damıtarak,
Koca yürekli adamlar, öyle büyüdü küçük bedenlerde,
Bir çocuğun yaşlı gözleriydi, belki de yüreğinin
yansıması,
Kim bilir, bir kütük üzerinde oturmuş başı avuçları arasında,
Sessizce ağlayan bir babanın yüreğiydi o,
Şehrin ortasında büyük bir caddesinin kenarına ilişmiş
işçiden,
Az ilerideki boyacı çocuğa kadar,
Sessiz bir okuyucuydu yüreğimiz,
Arka sırada oturan çocuktan kürsüdeki hocaya kadar,
Büyümüş ne kadar çok yürek var sokaklarda,
Dayanamadı akıtmak istedi içindekileri can evinden
dışarıya,
Irmak oldu gözler, bir otobüsün camından el sallarken
geriye kalanlara,
Sevgilinin son yalvarışı oldu belki, gitmesi gerekene
dur demesi için,
Ağaçlardan inen yağmur damlalarıyla toprakta can buldu
çimler,
Biz hikmet dedik nimet oldu büyüdü göğsümüzde
yalnızlık,
Sessiz bir okuyucuydu yüreğimiz,
Kalem ucuna gelen birkaç ifade can bulurdu belki sayfa
aralarında,
Sesini duyurmak için,
Ya da bir ressamın ince fırçası olurdu bir gece vakti,
Bir babanın geçmişi olur belki de geleceğim dediği evladı,
Olamadıklarımızın tek varisi küçük bedenlerdi aslında,
Sessiz bir okuyucuydu yüreğimiz,
Rüzgârın yön verdiği ağaç dalları, dökülen yapraklar,
Güne ilk uyanan gözlerdi bazen,
İçimizde bir şeydi, bilip te dokunamadığımız,
Ağır bir taştı orada
Kıpırdamaz dururdu, bilirdi onu alacak eli,
Acıda böyle bir şeydi işte,
Küserdi bazen bedeninin farkına varmadan,
Bilip bilmediği, görüp duymadığı şeylere,
Böylemi dinerdi acaba yorgunluğu?
Küçük derlerdi mutluluk seher yeli gibi bir şey,
Kalmaz içimizde giderdi tez vakitte,
Umut ettiklerimiz vardı, sahil kenarında denizi
izlerken,
Kızgınlıklarımız vardı duvar arkalarında bıraktığımız,
Ne çok şey varmış taşınması gereken,
Sahi bedenimiz mi içine sığdırdı onca şeyi?
Sustu artık,
Dinlemekten ve düşünmekten bitkin düştü zihnimiz,
Bildiğimiz tek şey var aslında, bir kez daha
hatırladığımız,
Sessiz bir okuyucuydu, yüreklerimiz.
Yazarın
Önceki Yazısı