Bir güzele vuruldum tutu verdim elinden.
Saçlarında dalga var, kaşı gözü karalı.
Ne dese ne söylese bal akıyor dilinden.
Asude gülüşüyle o gönlümün maralı.
Arı gibi çalışır yorulunca sızlanır.
Desem biraz dur hele yeter yaptığın balın.
Durdurmak mümkün değil "İşim diye nazlanır"
İyice bitkinleşir ayaktan düşer nalın.
Çarşı pazar gezince az bak derim şunlara.
"Der ki bende hepsi var boşuna masraf etme,
Birazcık tutumlu ol para vermem bunlara,
Ben kalender meşrebim öyle kaşını çatma."
Bin bir türlü marifet mutfakta da pek mahir.
Sanatçı edasıyla yemek yapar elleri.
Hünerli mi hünerli anadan bilir zahir.
Ocağının başında türkü söyler dilleri.
Kurduğu masalarda sormazsın kuş sütünü.
Sebzeler lezzetlenir doyamazsın tadına.
Bin türlü çeşni katar kavururken etini.
Nasıl minnet duyulmaz böylesi bir kadına.
"Dilimde name adı" söylemeye doyamam.
Saçının tek teline zarar gelse kıyamam.
Evde kurduğu düzen sanki sultan sarayı.
Simetri olmasa da tertip düzen zoruna.
Bir birinden ayırır beyaz ile karayı.
Kafasına koyduysa işi kalmaz yarına.
Doğaya sevdalıdır ağaç diker her yere.
Sadece dikmek olsa a'dan z'ye ilgisi.
Budama mevsiminde parmak kesti kaç kere.
Sanki tarım hocası kitap gibi bilgisi.
Bahçemizde çiçekler sayesinde büyüyor.
Onlarla konuşuyor dillerini biliyor.
O olmazsa çiçekler büzüşüyor uyuyor.
Hele ki gecikirse birer birer ölüyor.
Şimdi desem ki size badana boyada da.
Usta gibi çalışır bense onun çırağı.
İnanmazsınız belki nakış da oyada da.
Üretir neler neler o evimin çerağı.
Hasta olsam üzülüp hemen çorba kaynatır.
Elleriyle yedirir yorgan döşek yatırır.
Koskoca hekimleri parmağında oynatır.
Hemşirelik var serde iğne bite batırır.
Birazcık tadım kaçsa şekerdir deyip ölçer.
Tansiyonuma bakıp nabzımı sayıp ölçer.
Bilmem kaç türkü vardır bir bir geçer us'undan.
O söyler ben dinlerim tempoyu tuta tuta.
Uzaklaştırır beni şu dünyanın yasından.
Şiir olur dilimde dökülür kıta kıta.
Yaz mevsimi gelince yürüyüşe başlayıp.
Artık deniz kızıdır merak salar yüzmeye.
Kilomuz gitsin diye patatesi haşlayıp.
İki lokma yediysek haydi artık gezmeye.
Bağ bostandan sebzeyi alırken yolumuzda.
Sütümüz eksik olmaz taze yoğurt çalmaya.
Asla yüksüz olmayız yürürken kolumuzda.
Birazcık yorulursam başlar gönül almaya.
Sevdamız kulaç kulaç geceye doğru yüzer.
Bir kaç martı görürse paylaşır lokmasını.
Onların aç halleri hüzünlendirir üzer.
Görmek lazım kuşlara sevgiyle bakmasını.
Gece mehtaba dalar uyku olur dizimde.
Öyle çok sevmişim ki hepsini söylemek zor.
Bazı sözler saklıdır yalnız benim gizimde.
Gözlerine bakarken yüreğime düşer kor.
Hasılı o bir gonca dalına sarıldığım.
Şu üç günlük dünyada aşk ile karıldığım.
Mehmet Fikret ÜNALAN
08 Nisan 2017 Saat 14.10
Güzelçamlı/Kuşadası