KALİTELİ YAŞAMDA “KUR’AN-I KERİM”İN
ESRARI
Yüce Yaradan’ımızın
belirttiğine göre; Yüce dinimiz İslam, son ve hak dindir. Hz. Muhammed Mustafa
(Sav) son ve hak Peygamberimizdir. O’nun için Yaratıcı’mız demiştir ki: “Ey
Habibim, “Eğer seni yaratmayacak olsaydım, Alemleri yaratır mıydım”. (Kutsi
Hadis). Yüce dinimiz semavi dinlerin sonuncusu, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim
de, en doğru yolu gösteren, tüm insanlığın kutsal kitabıdır.
“Kur'an gönüllere
(kalplere) şifadır:
ENFAL Suresi 2. Ayet: İnananlar
öyle kimselerdir ki, Allah anıldığında yürekleri titrer, O'nun ayetleri
kendilerine okunduğunda inançları artar ve Rab'lerine güvenirler.
YUNUS Suresi 57. Ayet: Ey
halk, Rabbinizden size bir öğüt, gönülleri sıkan her şeye karşı bir şifa,
inananlara bir yol gösterici ve bir rahmet gelmiş bulunuyor.
RAD Suresi 28. Ayet: Onlar
ki inanırlar ve kalpleri Allah'ı anmakla huzur bulur. Bilesiniz ki, kalpler
Allah'ı anmakla yatışır.
İSRA Suresi 82. Ayet: Kur’an-ı
inananlar için bir şifa ve rahmet olarak indirdik. Zalimlerin ise ancak
zararını arttırır.
HAC Suresi 35. Ayet: Onlar
öyle kimselerdir ki, Allah'tan söz edildiğinde yürekleri ürperir. Başlarına
gelene sabrederler, namazı gözetirler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan yardım
için harcarlar.
ZÜMER Suresi 23. Ayet: Allah
en güzel hadisi, tutarlı ve ikişerli bir kitap halinde indirdi. Rab'lerini
sayanların derileri ondan dolayı ürperir. Sonra derileri ve kalpleri Allah'ın
mesajına karşı yumuşar. Bu, Allah'ın yol göstermesidir; dilediğini ve/veya
dileyeni ona ulaştırır. Allah'ın saptırdığı bir kimseye rehber bulunmaz
FUSSİLET Suresi 44.
Ayet: Onu yabancı dilde bir Kur’an kılsaydık, "Onun ayetleri açıklanmalı
değil miydi?" diyeceklerdi. İster yabancı dil, ister Arapça olsun, de ki,
"O, inananlar için (dilleri söz konusu olmaksızın) bir rehber ve şifadır”.
İnanmayanların ise kulaklarında ağırlık vardır. Onlara sanki uzak bir yerden
sesleniliyor gibi onlara kapalıdır."
Yukarıdaki Ayetler,
Kutsal kitabımızın kalplerimize ve hayatımıza huzur – dinginlik;
düşüncelerimize ve ruhumuza ferahlıklar - güzellikler verdiğini anlamamız
bakımından alınmış örneklerden bazılarıdır.
Kun’an-ı Kerim’i
Arapçasından okumak sünnet iken, Türkçesinden okuyarak öğrenmek ve anlamak ise
farzdır; (Prof.Dr. Mustafa KARATAŞ). Demek ki her halukarda Kur’an-ı Kerim ile
haşir neşir olmak ziyadesiyle kazanımdır. Ancak, kutsal kitabımızı Arapçasından
makamı ve tecvidi ile zevkle ve gönülden okumanın verdiği hazzı anlayabilmek,
her faniye nasip olmuyor.
Kutsal kitabımızı
Arapçasından hakkıyla okuyabilmek, yüksek kaliteli bir emek istiyor. Beynimizi
ve dilimizi olağanüstü ölçüde hareketlendirmemiz ve çalıştırmamız gerekiyor.
Makamı ile okunduğu zaman, ruhumuzu o kadar çok dinlendiriyor ve
zindeleştiriyor ki, bunun lezzetini de bazı faniler ne yazık ki anlayamıyorlar.
Yüksek kaliteli bir
insan olmanın en önemli unsurlarından birisi de, her hal ve şartta, her
bakımdan hareketli ve dinamik olmaktır. İlerleyen yaşlarda Demans (unutkanlık)
ve Alzehimer hastalıklarına maruz kalmamak veya en az etkilenmek için;
beynimizin ve vücudumuzun olağanüstü dinamik, anlamlı ve yüksek kaliteli
eylemler ile çalıştırmamız gerektiğini artık herkes biliyor sanırım.
Bazı insanlar bulmaca
ve sudoku ile bu ihtiyacı giderdiğini zannediyorlar ama, Kur’an-ı Kerim
okumanın lezzetini bilmedikleri içindir eminim. Çok kitap okumaya çalışan
birisi olarak söylemek istiyorum ki: Kitap okurken bir müddet sonra yoruluruz
ama, Kur’an-ı Kerim okurken yorulmak ne kelime, okudukça tatlılaşır. Beyin
zindeleşerek, insanın kalbi cilalanır, ruhsal bir dinginlik ve mutluluk insana
hakim olur.
“Bilmemek ayıp değil,
öğrenmemek ayıptır” sözü, Türk – İslam kültürümüzün en önemli mihenk
taşlarındandır. Envai çeşit hobilerimizi hayata geçirmek için para, zaman ve
emek harcayarak mücadele verirken, tüm hocalarımızın bedava ve severek
verdikleri Kur’an öğrenme eylemlerine katılımın az olması çok manidardır.
Kimisi utanır, kimisi bu yaştan sonra dilim dönmez der, kimisinin zamanı yoktur,
kimisinin egosu veya kibri müsaade etmez.
Hocalarımız Kur’an öğretmenin
ne kadar sevap ve güzel bir duygu olduğunu çok iyi bilirler. 7’den 77’ye
isteyen herkese Kur’an öğretmeyi hem vazife, hem de mutluluk olarak görürler. Ama
gelin görün ki, onlara Kur’an öğrenmek için başvuranların sayısı oldukça azdır.
Maalesef, yüce dinimizi yaşamanın en önemli olmazsa olmazlarından olan, Kur’an-ı
Kerim’i öğrenme, lezzetiyle okuma ve anlama güzelliği, bir çok insanımıza uzak
kalmaktadır.
Burada Milli şairimiz
Mehmet Akif Ersoy’a kulak vermenin tam zamanı sanırım:
İbret olmaz bize her
gün okuruz ezber de
Yoksa hiç mana aranmaz
mı bu ayetlerde
Lafzı muhkem yalnız
anlaşılan Kur’an’ın
Çünkü kaydında değil
hiç birimiz mananın
Ya açar nazmı celilin
bakarız yaprağına
Yahut üfler geçeriz bir
ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kur’an
şunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak
ne fal bakmak için.
Selam, sevgi ve
dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.
14 Nisan 2017. Cuma.
Saat: 17.00. Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman
COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı