OBEZİTE İLE SAVAŞ
Biraz önce ciddi bir
televizyon kanalının ciddi bir proğramında genel cerrahi uzmanı bir profesör
doktor hocamızı dinledim. Dedi ki: “Bizim obezite ile mücadele yöntemlerinden
biri olan, mideye cerrahi müdahale, kesin bir çözüm değildir. Kesin çözüm için
hastamızın daha önceki olumsuz yaşam şeklini olumlu yaşam şekline değiştirmesi
gerekmektedir”.
Hepimizin çok iyi
bildiği gibi obezite başlı başına bir hastalıktır. Vücut kitle indeksi 30’un
çok üzerine çıkanlar için tehlike çanları çalmaya başlamaktadır. Obezlik öyle
bir kısır döngü haline geliyor ki, onlarda çok yemek kötü bir alışkanlık haline
geliyor. Yeme eylemini bir türlü sınırlandıramıyorlar. Yemezlerse sanki
açlıktan öleceklerini zannediyorlar.
Halbuki, Efendimizin
tavsiyesine göre midemizi üçe bölmemiz gerekiyor. Üçte biri su, üçte biri gıda
ve diğer kısmı da hava ile doldurulması gerekiyor.
Yaratıcımız midemizi ve
bağırsaklarımızı öyle mucizevi bir şekilde yaratmış ki, midesi tamamen alınan
bir hastanın kalın bağırsağı mide vazifesini görebiliyor. Yeme ve beslenme
disiplinine hala dikkat edilmez ise, kalın bağırsağın zoraki esnemesi mideden
daha büyük bir hale gelerek, rahatsızlığı katlandırabiliyor.
İnsanlarımız, Yaratıcımızın
süper sistem yarattığı, yerine göre ve ihtiyaca göre esnetilmesine izin verdiği
mide ve bağırsaklarımızı; “fütursuzca yiyerek”, “atın ölümü arpadan olsun”
diyerek, “rakı içen ölüyor da su içen ölmüyor mu” diyerek, “nasıl olsa günün
birinde ölmeyecek miyiz” diyerek, katlediyor maalesef.
Artık günümüzde “can
boğazdan gelmiyor”, ne yazık ki, can çok yemekten gidiyor. Hayatımız için
olmazsa olmaz değerde olan envai çeşit yiyeceklerin olması, bunların çoğunun
katkı maddeli olması, ulaşılmasının çok kolay olması, şekerin girmediği hemen
hemen hiçbir gıdanın kalmaması, ekonomik seviyemizin yükselmesi, haraket etme
eyleminin neredeyse sıfıra düşmesi vb. gibi sebeplerden dolayı, obezliğin yüzü
kahkahadan geçilmiyor.
Uzmanımız bir de şunu
söyledi. Biz midenin yarısını veya üçte birini alarak yapmamız gereken
müdahaleyi yapıyoruz. Ancak, hastamız iyileşir iyileşmez yine alkol almaya
başlarsa, sigaraya devam ederse, mideyi veya bağırsakları zoraki esnetmek için
zorlamaya devam ederse, hareketsiz bir yaşam şekline devam ederse, bizden günah
gitti.
Hiç kimse anasından
obez doğmaz. Eğer metabolistik bir sendrom veya genetik bir sorun yoksa,
obezliğin sebebi gün gibi aşikardır. Çok yemek, abur cubura yüklenmek,
hareketsiz bir yaşam, sorun üretici ve stresle yoğrulmuş bir yaşam, dengesiz ve
ölçüsüz beslenme, alkol, sigara, israfçı bir yaklaşım, negatif düşünme, ben
kilom ile barışığım vurdumduymazlığı vb. kaliteli yaşam hırsızları obezitenin
başlıca sebepleridir.
En basit şekli ile,
yediğinin vücutta enerjiye dönüşen kısmı dışındaki fazlalığı yakamayanlar
(hareketsizler), gram gram obezitenin yollarını kat edeceklerdir. Önemsenmeyen
gram artışları, çok yemeği tetiklerken, dinamizmi de küstüreceklerdir.
Ne yazık ki, negatif
içerikli eylemler birbirleri ile kol kola girip halay çekmeyi çok seviyorlar.
En büyük arzuları da halaydaki kalabalığı süratle artırmak. Tamam halayı ben de
çok seviyorum, üstelik hızlı hareket ettirdiği için sportmen ve fit de olmamıza
yardımcı oluyor. Ama halayın üyelerine çok dikkat edelim. Halayımızın üyeleri;
hareketsizlik, çok yeme, düzensiz beslenme, şekerli-unlu-yağlı gıdaları
tüketme, sigara-alkol, negatif düşünce gibi hırsızlar yerine; düzenli ve
kaliteli spor-yüzme-yürüme, az-öz ve dengeli yeme, kaliteli gıdalarla ölçülü
beslenme, değişimli-dönüşümlü ve dengeli beslenme, mideyi üçe bölerek yaşama, üretme,
paylaşma, başarma, destek verme olmalıdır. Kaliteli yaşamın altınlarını yediden yetmişe
hayatımıza düstur edinmeliyiz.
Her fırsatta
paylaştığım bir sözüm var: “Kaybolan eşeği kaliteli bulma yöntemlerinden
ziyade, eşeği kaybetmeme yöntem ve metodları üzerine kafa patlatmalıyız”. “Sağlığımızı,
kalitemizi, güvenliğimizi hiçbir zaman başkalarının ustalığına, insafına ve
insiyatifine terk etmemeliyiz”.
Obezliğin zararlarını
çok iyi idrak ederek, zamanında her türlü tedbiri alarak, ter dökerek, emek
vererek, ciddiye alarak mücadele etmek, önlem almak, eşeği kaybetmeme
mücadelesidir. Ancak “ben göbeğimle barışığım”, “evin balkonlusu, adamın da
göbeklisi güzeldir” züğürt tesellisiyle avunanların vay haline.
Obezite ile savaşta
mide küçültme operasyonu, zoraki kaybolan eşeği bulma yöntemidir. Eşeği
buldunuz ama o süreç içerisinde eşek yabanileşmiş, cerrah sizin elinize yuları
teslim etti. Daha ahıra götüremeden hoplayıp zıplayıp sizi sürüyerek elinizden
yularını kurtarıp kaçabilir. Kaçarken sizi sürüyüp yaralayabilir de… Üstelik
eşeği bulmak her zaman çözüm demek de değildir. Eşek ağır yaralı, ölmüş, huyu
değişmiş, yanında bir sürü yabani eşekle dönmüş de olabilir.
En iyisi eşeğimize!!!
zamanında iyi davranalım, gerektiği gibi besleyelim. Eğitimini verelim. Ona
değer verelim, kızdırmayalım, öfkelendirmeyelim, kaçırtmayalım. Kendimize
güzelce hizmet etmesini sağlayalım. Onu da enayi yerine koyup, dövüp, söğüp
elimizden kaçırtmayalım.
Selam, sevgi ve
dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.
29 Nisan 2017 Saat:
9.30. Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman
COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı