Sizler beni genellikle araştırma yazılarım ve tadımlık şiirlerimle tanıdınız.
Bu güne kadar hiç kimseye en ufak bir saygısızlığım sataşmam olmamıştır.
Doluyum hem de çok dolu bu yüzden sizlerle paylaşmak istedim.
Aslında tartışma, insanlarla uğraşma, birilerini karalama hiç de hoş şeyler değil; ne yaparım ne de hoş görürüm.
Eleştiri farklı tabi. Daha güzel şeyler yapılabilmesi için birilerinin sizi eleştirmesi, uyarı anlamı taşır ve mutlaka kale alınmalıdır.
Unutmamak gerekir ki ; eleştiri bir sanattır !!
Eleştirinin de bir namusu vardır, olmalıdır !!
Eleştiri dedikodu değildir, onu kenar mahalleliler yapar.
Eleştiri belden aşağı vurmak değildir, onu kalleşler yapar.
Karnından konuşmayı kıskançlar yapar.
Yüreği olan, bilgisine ve kendisine güvenen kişi insanların eksiklerini,hatalarını yüzüne söyler ama o da incelik ister; yalnızken söyler, kimsenin duyamayacağı yerde söyler.
Eğer ulu orta söylenirse; bu söyleyen kişinin basitliğinin, kıskançlığının ve cehaletinin ifadesidir.
Ben yaklaşık dört buçuk yıldır Iğdır'da yaşıyorum.
İstanbul, İzmir, Kuşadası sonrasında, ne yalan söyleyeyim Iğdır bana ilk günlerde çok dar geldi.
İnsanların yaşadığı sorunlar, çevre temizliği ve sosyal hayatın olmaması beni çok üzmüştü.
Çok kısa sürede toparladım kendimi ve insanlarla sık sık bir araya gelerek sorunlarını dinledim, bildiklerimi onlara aktarmaya çalıştım, bazen ağladım, bazen güldüm.
Temizlik en öncelikli konumdu; o günlerde cadde ve sokaklarda çöplükler vardı özellikle yazın çekilmez bir durum ortaya çıkıyordu.
Her yere şikayet ettim, sonuç alamayınca BİMER' e başvurdum anında cevap geldi ve Belediye başkanıyla sorunu çözdük, konteyner ve mini çöp kutularını depolardan çıkarıp halkın hizmetine sundular.
Sonraları eğitim ve bilinçlendirme çabalarım hep devam etti.
İnandığım bir gerçek var '' İNSAN YAŞADIĞI ŞEHRİN HAVASINI, SUYUNU, TOPRAĞINI HAK ETMELİ !''
Bende olan her şeyi Iğdırlıyla paylaşmaktan çok büyük zevk aldım.Çeşitli organizasyonlar,bütün karşı çıkmalara rağmen eğitici radyo programları yaptım, genel kültür ve araştırma yazıları yazdım ...
Bunlardan bir tanesini geçtiğimiz hafta '' ŞİİRLERLE YAZA MERHABA '' adı altında gerçekleştirdim. 
Başta saygıdeğer hocalarım Adem Efiloğlu, Fatma Çetin Kabadayı, Yurtseven Şen,Zeynep Nahcıvanlı olmak üzere, Iğdırlı bir kaç şairimiz tadımlık şiirlerini okudular.
Her ne kadar madden ve manen beni yorsa da mükemmel bir gece oldu, Iğdır' ıma helal olsun.
Gel gelelim katılım çok azdı, anlam veremedim tabi. Çünkü; Iğdır halkı bu tür etkinlikleri çok sever, hiç kaçırmazdı.
Havanın yağışlı ve soğuk olmasına bağladım önce, sonra bazı fısıltılar duydum: programın sabote edildiği ve gelenlerin yoldan çevrildiği konusunda. Buna pek ihtimal vermedim.
Bir haftadır eve kapandım, yarım kalmış işlerimi halletmeye çalıştım. 
Derken dün bir arkadaşım aradı ve '' O yazıları okudun mu?'' dedi, olanı biteni özetledi.
Beynimden vuruldum; Nam-ı değer AKAY HOCA  ve onun gibi düşünenler boş durmamış, eleştiri adı altında beni ve konuklarımı yerden yere vurmuş.
Çok üzüldüm inanamadım; olur böyle şeyler dedim kendi kendime ama bu yaptıkları ve yazdıkları hiç kimsenin kabul edemeyeceği ve asla eleştiri anlamı taşımayan belden aşağı vurmak, insanların namusu, şerefi ve ekmeğiyle oynamak anlamı taşıyordu.
Akay Hoca Iğdır'ın en korkulan ama her ne hikmetse kimsenin kale almadığı gazeteci, şair, yazar, eleştirmen titri taşıyan bir siması. Öyle ki birine kancayı taktı mı, elinden zor kurtulur ama bu birileri ya bürokrat çoğu zamanda siyasetçi olur. 
Sahibi olduğu IĞDIR HAFTAYA BAKIŞ İnternet sitesi ve sosyal medya aracılığıyla yaptığı bu saldırıyı ilk kez halktan birilerine: bana ve konuklarıma karşı yaptı.
Oysa geçtiğimiz yıl onun sitesinde oldukça fazla okunan yazılarım yayınlanmıştı ve bana bir de '' IĞDIR'IN YÜREĞİNE DOKUNANLAR '' köşesi hazırlamıştı. Sonra kendi tercihi sonucu ayrıldık ama o gün yazılarımın altından benim ismimi çıkararak hala yayınlamaya devam ediyor. 
Bütün bunlara ses çıkarmadım çünkü önemli olan benim adım değil; topluma verdiğim şeylerdi.
Akay Hoca o gecenin ardından aklı sıra eleştiri yapmış .
Şimdi yazıyı aynen kopyalıyorum lütfen karar verin bu bir eleştiri midir?
   
 ARALIK BELEDİYE BAŞKANI BAYRAM TEKSAY SÖZLERİM SANADIR

Geçtiğimiz Cumartesi günü Karağaç kampusünde bir şiir dinletisi organize ettin.
Ne güzel.Belediyelerin bu tür sosyal faaliyetler yapması, yerel değerleri tanıtması onlara destek olması görevleri arasındadır.
Ne var ki sizin yaptığınız çalışma bunun çok ama çak uzağındadır.
Iğdır'ın bunca okumuşu, eli dili, kalem, söz saz tutanı varken kalkıp da kim olduğu bilinmeyen, sıradan ve başarısız bir yabancıya yaptırtmak neyin nesi.
Bırak Iğdır'ı Aralık'ın yetiştirdiği nice şairler yazarlar var.Örneğin İslam ÇANKAYA.Ülke çapında bir şair yazardır.Senin de sevip saydığın birisidir.
Devamla Servet GÜRCAN,Müslüm OĞUZ, Fatma BACARA, Kemalettin KALKAN, Fatma ARAS, Tolga ARAS, Timur SİLİ, Efgan ÖTGÜN, Ziya Zakir ACAR, Ertuğrul KESKİN , Yahya AZEROĞLU, Tevfik SEVİLMİŞ ve daha niceleri.
Sen kendi hemşerilerini bırakmışsın Iğdırlı olmayanlara paye ve imkan veriyorsun.Sözüm ona şairleri davet etmişsin.Yahu o Fatma ÇETİN daha kafiye nedir, ölçü nedir bilmez.Ama helal olsun ona. Iğdır'dan gitmiş ama hala senin gibi safları kafakola alıyor. Asli işini unutup,eşini çocuğunu bırakıp gelip Iğdır'a diplomasını asan bir hatuna imkan sağlıyor ve onların reklamını yapıyor onları finanse ediyorsun.
Üniversitede üç dört tane Aralıklı öğretim üyesi ve görevlisi vardır. İnsan onlarla istişare etmez mi.
Bir düşün bakalım.Bu yaptığının neresi güzel, neresi doğru. Kendi evlatlarımızı bırak başkalarına payanda ol.
Ne o yoksa sana iki göz süzüp bir gerdan kırdılar diye mi tav oldun diyeceğim ama öyle bir güzellikleri ve marifetleri de yok.Peki ne demeye bu tor'a düştün.
İnsan bu işten anlayan birilerine sorar.Değil mi.Hadi benle aran yok bana sormadın.Serdar Ünsal'a, Ziya Zakir Acar'a filan sorsaydın.İslam ÇANKAYA'yı arasaydın. Fikrini sorsaydın.Çok ama çok başarılı olurdun. 
Senin ki dostlar alışverişte görsünden başka bir şey değil.Kısaca yüzüne gözüne bulaştırdın. Boş yere atalarımız dememişler:
Çöreği hakkedene ver birini de fazladan ver.
Helva helva demekle ağız şirin olmuyor.İki tane şiir okundu diye şiir dinletisi hiç olmaz.


Yazı facebook ta hatırı sayılır aleyhimizde yorumlar almış ama ne olduysa silmiş o yorumları.
İşte bu yazı beni ve geceye katılan konuklarımı derinden yaraladı. 
Sarf edilen sözler eleştiri zannedilip, kişi hak ve hürriyetine saldırı niteliği taşıyor. Bu konuyu bir çok arkadaşımla görüştüm hepsi de: '' Sakın bulaşma, o seninle uğraşır!'' dediler. 
Bu beni daha çok kızdırdı. 
Susmak yazılanları kabul etmek demek değil midir?
Korku nereye kadar? 
Birilerinin bu zata dur demesi gerekmiyor mu?
Önce şu mesajı gönderdim:

Hocam çok üzgünüm...
Sanırım başkalarına olan hıncınızı benden aldınız ya da beni birileriyle karıştırdınız.
Yazınızı dün okudum.
Onları beni yermek için yazdınız belki ama benim başarısız sıradan biri olmadığımı siz çok iyi bilenlerdensiniz. Buraya ayak bastığım gündem beri IĞDIR için neler yaptığımı nasıl çırpındığımı en iyi bilen ve zamanında bizzat takdir eden sizdiniz.
Son yaptığım da onlardan biriydi ve öyle söylendiği gibi paralar almadım yalnızca 1300 tl aldım benim cebimden en az 1000 tl gitti ama IĞDIR' a helal olsun.
Tüm çabam IĞDIR'ımızın yüreğine dokunmak.
Gerdan kırıp göz süzme konusuna gelince bunun herkese yapılmaması yalnızca bana ait olana yapılması gerektiği ahlaki değerini çok iyi bilen biri olduğumu da bildiğinizi biliyorum.
Öyle "Çocuğunu, kocasını bırakıp diplomasını buraya asan!" ancak kenar mahallelilerin söyleyebileceği sözleri ise sizin gibi entellektüel birine hiç yakıştıramadım.
İnsanları inanç ve etnik kökenine göre kategorize eden ayrımcı yazınız beni ziyadesiyle üzdü bilmenizi istedim.
Ayrıca siteniz için yazdığım yazılarımın altında adım olmadan hala yayınlıyor olmanızın topluma ahlak etik dersi veren saygı değer hocama yakışmadığını da belirtmeden geçemeyeceğim.
Sonuç 780.000 km kare toprakların bütünü, 80 milyon nüfusun tamamı bizimdir ve her cm karesi, her ferdi benim için aynı değerdedir bilmenizi istedim.
Sizin gibi yürekli birine yakışan bu yazımı sitesinde yayınlamaktır.
Ancak o zaman sizi bütün yüreğimle takdir eder ve alkışlar, saygı duyarım.

İki gündür bekliyorum henüz cevap yok.
Ben de onun yaptığı şekilde yaparak, cevap hakkımı kullandım. 
Bu olayın Iğdırlılarla ilgisi olmadığını ve özellikle Iğdır halkının son derece misafirperver,duyarlı, hoşgörü anlamında Canım Türkiye'min örnek illerinden biri olduğunu belirtmek isterim.
Bir avuç insanın yaptıklarının bir topluma ya da kurum ve kuruluşa mal edilmemesi gerektiğinin altını özellikle çizmek istiyorum.
Anlayışınız, sabrınız için teşekkür ediyor yorumlarınızı beklediğimi ifade etmek istiyorum.

Saygılarımla
Sebahat Karagöz.

( Ayıp Ettin Akay Hoca başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 9.05.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu