Vefatının beşinci sene-i
devriyesinde üstat Abdürrahim Karakoç’u rahmet ve minnetle anıyoruz.
Acıyı bal ettin tam seksen sene
Bozayı, şırayı bize bıraktın.
Sabayı, meltemi alıp heybene
Tayfunu, borayı bize bıraktın.
Yankın tuttu cümle dağı, ovayı,
Taşıdın yıllarca kutsal davayı,
Sen kendine bulamazken devayı
Veremi, sar'ayı bize bıraktın.
Arada bir mektup yolla Hasan'a,
Yeni hayatından haber ver bana,
Bütün yeşillikler mülk olmuş sana
Sarıyı, karayı bize bıraktın.
Yurdunda keder yok, dert yoktur kesin,
Geçmiştir, duyulmaz inleme sesin,
Artık sen ebedi esenliktesin
Çıbanı, yarayı bize bıraktın.
Bizde dertler had safhaya varırken,
Bütün beklentiler dibe vururken,
Sen, cennette konferanslar verirken
Paneli, şurayı bize bıraktın.
Komşusundur habibine, yarine,
Melekler de hayrandırlar yerine,
Kendin girip firdevs bahçelerine
Bozkırı, merayı bize bıraktın.
Yakınırsak bile geçim derdinden,
Kopmak zor olsa da dünya yurdundan,
Ne çare ki geleceğiz ardından
Nöbeti, sırayı bize bıraktın.
Yaşamak da, ölmek de var kaderde,
Marifet tahammül etmektir derde,
Referansın vardı senin her yerde
Yazıyı, turayı bize bıraktın.
Silinmez hatıran Yanık Ozan'da,
Yandı, yandı ağıdını yazanda,
Sen mesai harcamazken mizanda
Fireyi, darayı bize bıraktın.
Muhammet AVCI