Ölüm...
Ne saklı bir düğüm
Hangi heceyi açsam sır olan gün
Hangisi olacak, biri yolda mı kalacak hal sürgün
Kader her lahzada ister düğün, nefis kara gün için mi peki, öğün
Hevanın sahnesinde açılır perdeler başlar iç güdüler, dinmez zafiyetler öğün
Her iki doğuma talip olmadıkça, biri dahlin olmadan, diğeri talip olmanla başlayacak düğün
Can var iken ruh niye verildi, beraberinde akıl, vicdan, irade bahşedildi, bilgi senin yitiğin değil miydi düşün...
Bazen...
Dalar giderim
Seyyah gibi sual ederim
Her gördüğüm ayetin hikmetinde dinlenirim
Kainat senfonisinde ve ruhumun hicran rahlesinde serinlerim
Nereye giderim, hangi sualin peşindeyim, niçin böyle divane haldeyim derim
Bazen elimde olmadan gözlerimin yaşını silerim, ötelerin serencamını tahayyül eylerim
Sahranın en suskun ve ıssız sahnesinde, ummanın kuşatan derinliğinde yaşayanları tefekkür ederim
Sen...
Nasıl püsküllü belasın
Başımı ağrıtan, bunaltan sızısın
En küçük fırsatta can yakan acımasızsın
Her bahaneye sığınır, saldırmak için sınır tanımazsın
Hıncını alınca, hiç o değilmiş gibi karşıma çıkıp kahkaha atarsın
Bilmem ki neyi ne kadar anlarsın, yoksa yaşamak için şartlanmış heyecan mısın
Her...