Dökülen...
Zülfünü tarac mı edeyim
Yoksa saçlarıma yağan karı mı düşüneyim
Nasıl bir nazarla kendimden geçeyim, sualleri neyleyim
Hangi hevadan tutunsam serabın eşiğindeyim, lekelenmiş kalbi nideyim
Ruhun kanatlandıkça, aklın marifeti kuşandıkça, muhakeme irfanını artırdıkça edep içinde imreneyim
Bilmem ki
Kabahat bende midir
Hangi suali ansam aleyhimdedir
Neden bu hak böyle anlaşılmaz ve gariptir
Yıllar yılı yalnızlığın sahnesinde, melül kalple göçecektir
Ne kadar gözyaşlarımı gizlesem, sükut edip firkat le yetinsem cefa dinecek midir
Gönül hiç mi sefaya erişemeyecektir, neşe, sevinç, sürur uzaklardan nazar edilerek hüzün çekilecektir
Siz...
Sual tevdi ettiniz
Ben ise bir bilene sorun dedim
Siz gerçekten mi bilmiyorsunuz diye
Mahcubiyetimi artırıp, bilgizisizliğimi ima ettiniz
Ben sükunetle sabrı tercih ettim, evet, bilmiyorum dedim
Kendime göre zannettiklerimi, bilgi diye size ifade edemezdim
Duyduğum rivayetleri, işiten olmadıkça buda ancak araştırma ve anlamakla mümkün diyemezdim
Siz o kadar çok lüzumundan fazla konuştunuz ki ruhum daraldı, canım sıkıldı, üzülmeyiniz diye edep içindeydim
Siz elbette çok konuya vakıf olma hırsınız, bilinçaltında saklı duran acınızı hafifletmez, hınçla bilgi ahlakı yarenlik edemez diyemedim
Mustafa Cilasun