Akıllı telefon akıllı telefon diye diye, sonunda bana o telefonu aldırdı
benim oğlan. Tabi bütün arkadaşlarında da var ayrıca, onda olmadı mı utanıyor
sıkılıyor çocuk. Oğlum diye de demiyorum Berkay iyi çocuktur. Hanım da bana hep
söylenip duruyordu ''Şevket bu çocuğa da iyi bir telefon alalım bak.'' neyse
kısmet oldu da aldık eninde sonunda. Teşekkür etmekten dilleri aşındı
çocuğumun, helal olsun ama...
Ben de daha yok akıllı telefon, ama oğluma aldım hem de en iyisinden, en
akıllısından. Olsun, onda olsun, ben de olmasın zararı yok. Ben de sonra belki
ucuzlarsa alırım... Hem biz büyükler teknoloji özürlüyüz biraz, her bir şeyi
hemen kavrayamıyoruz, onlar ise hemen kapıyorlar. Bana bir alo demek bir de
mesaj çekmek yetiyor, onlar ise neler neler yapıyorlar küçücük telefonda...
İnternet'e bağlanıyorlar, whatsapı kullanıyorlar. Gruplar filan oluşturmuşlar,
mesajlaşıp duruyorlar...
Bizim oğlana akıllı telefonu alalı neredeyse bir ayı geçti, geçti geçmesine de
oğlanda bir garip haller olmaya başladı. Bakıyorum iki üç günde bir, sakatlık
geçiriyor. Allah Allah! Şaşırıp şaşırıp kalıyorum ben de... Öyle ya birileri
ile kavga mı ediyor? Yoksa elinde ki telefonu görüp de bazı zibidiler almaya mı
çalışıyor? Bir türlü anlam veremiyorum, oğlumun başına gelenlere... Delikanlı
da hem de cüsseli öyle Karamürsel Sepeti gibi tıfıl, eciş bücüş bir bebe de
değil... Kolay kolay iki üç kişi ile bile boğuşsa altta kalmaz...
Annesine soruyorum bazen ''Hanım ne oluyor bu bizim oğlana her gün başını,
kıçını, kolunu bir yerlere vuruyor bu zibidi?'' diyorum, o da bilmiyor. ''Sen
ne biliyorsan ben de onu biliyorum bey.'' diyor başka da bir şey demiyor. Kız
Kardeşine soruyorum ''Ağabeyinin neden böyle her gün bir tarafı yaralanıyor
kızım?'' Onun da fazla bir bilgisi yok. ''Vallahi ben de anlayamadım bana da
bir şey söylemiyor baba.'' deyip kestirip atıyor.
Yok, yok en iyisi bunu bir gün, bir gece gizlice takip etmek. Eğer ki birileri
ile kavga mavga da ediyor ise hem o zibidilerin elinden kurtarmak hem de
kulağından tutup eve postalamak. Yapacağım bunu, yapacağım hem de en kısa
zamanda...
Bu gün tatil günü, birazdan çocuğum dışarıya çıkar, ben de takip edeyim
bakayım, hem de başına gelenleri öğrenmiş olurum keratanın. Kavga mı ediyor,
birilerine mi çatıyor da başı gözü hep yara bere içinde kalıyor?
Yarım saat kadar sonra evin oğlu Berkay cebinde akıllı telefon, evden çıkar...
Caddeye çıkar çıkmaz akıllı telefonunun eline alır. Babası olarak ben de
peşindeyim. Berkay hemen telefonunundan kız arkadaşına mesaj çeker. Bu arada
sakin adımlar ile yürümektedir. Gözü telefondadır, önüne gelen ilk ağaca
çarpar. Hafifçe kolu yaralanır. Umursamadan yürümeye devam eder. Peşindeyim
sessizce, ben de uzaktan onu izlemekteyim. Berkay yürümeye devam ederken ayağı
taşa takılır ve yüz üstü kapaklanır, kolu ve yanağı kanamasına rağmen hiç
aldırış etmez. Aynı tempoda yürümeye devam eder... Elinde ki cep telefonunda
fecebook sayfasına girip mesajlara da cevap vermeye çalışmaktadır. Face de arkadaşlarının
bir iki paylaşımına beğenisini belirtirken, kafası alçak bir ağacın dallarına
sürter hafifçe... Of ki of! Oğlumu izlemeye hayretler içinde devam etmekteyim.
Daha sonrasında Berkay Face den Twitter'a atlar. Orada da arkadaşlarının bir
sürü paylaşımlarını takibe koyulur. Caddeden karşıdan karşıya geçmeye
çalışırken, bir binek araba, önce acı bir fren yapar, sonra ona hafifçe
sürterek devam eder. O yine aldırış etmeden yoluna devam etmekte ve gözünü de
akıllı telefonundan ayırmamaktadır. Şoför ise sunturlu bir küfür ile Berkayı
selamlar, o selamdan Berkay'ın babası olan ben deniz de nasibimi alırım. Olayı
yakın mesafeden görürüm, babası olarak hemen Berkay'ın yanına gelir kolundan
tutarım. ''Oğlum demin araba teğet geçti seni, yaran beren bir şey var mı?''
Berkay beni yanında görünce heyecanlanır ''Yok baba yok bir şeyim sen merak
etme. Çok önemli bir mesaja bakıyordum da.'' ben de ''Hay senin mesajını.''
dersem de içimden yüzüne karşı derim, o duymaz...
Oğlumu takip edince çakozladım, yaşananları, durumu... Akıllı telefon yüzünden
Berkay yolda yürürken hiç bir şeye dikkat etmemekte ve de farkında olmadan
canını tehlikeye atmakta, sağını solunu da yaralamaktadır. Biraz kızarım, biraz
sinirlenirim, biraz da bu akıllı telefonu icat edenlere giydiririm. Sonra da
''Acaba herkesin çocuğu da benim çocuğum gibi mi?'' diye düşünmeden edemem. En
sonunda da ''Akıllı telefonu icat edenler bizim Türkiye'de bunun nasıl
kullanılacağını niye hesap etmediler ki?'' düşüncesiyle oğlumu da yanıma alarak
evimizin yolunu tutarız. O sırada da oğluma ev de edeceğim nasihatleri
düşünmekteyim...