Biz iş adamlarının olmazsa olmazlarından
bir güzel alet cep telefonu. Her ne kadar benimki biraz eski olsa da yine de
işlerim az buçuk görüyor, az buçuk da görmüyor. Her iki durumda da şanslı sayılırım.
Değişik bir numarası var. Ne öyle görüntülü konuşabilirsiniz ne de whatsapdan
mesaj yazabilirsiniz. Sadece düz mesaj çekersiniz, alo dersiniz, bir de oyuna
meraklı iseniz üç yüz yıl öncesinden bilinen yılan oyununu oynarsınız, o da
şarjınız dayanırsa tabi ki...
Arkadaşlarım hep at şu on dokuzuncu yüz
yıl telefonunu da bir güzel yeni nesil telefon al diyorlar, ben de
aldırmıyorum. Niye aldırmıyorum, niye onların söylediklerini zerre dikkate
almıyorum hemen kısaca anlatayım İsmail olarak... Zaman zaman alacaklılarım
arıyor, ya bir çek ödenmemiştir ya da bir senedim protesto olmuştur. O da
aslında benim senedim benim çekim değil ha onu da söyleyeyim. Müşterilerimden
almışım, ben de başkalarına yani mal tedarik ettiğim yerlere vermişim. Tabi ki
o çeki benim ödemem lazım, öderim de mutlaka eninde sonunda, biz de hile hurda
olmaz. Ama telefonum genellikle bozuk olduğundan tabi ki alacaklı vatandaşlar
bana hemen ulaşamıyorlar. Sabit telefonlarımı da zaten seneler öncesinden
kapatmışım cep çıktıktan sonra...
Bazen hanım arar, mutlaka sipariş
verecektir yüklü miktarda. Tabi ki o da zaman zaman düşüremiyor benim Nuh
Nebi'den kalma arızalı telefonumu, sonrasında da bir dolu sitemler ve alınacak
şeyleri de kendi almak zorunda kalıyor. Durup durup bana ''Telefon alsana a
Kocam diyor.'' Diyor demesine de ben hiç dikkate almıyorum, geçiştiriyorum hep.
''Hem vallahi hem de billahi ona verecek param yok.'' diyorum, inanmıyor. ''Ben
alayım emekli maaşımdan sana.'' diyor, ben de ''Zahmet etme kıyamam sana, boş ver
ben idare ederim.'' diyorum atlatıyorum...
Sadece müşteriler ile hanım mı? Kim
ararsa arasın öyle kolay kolay ulaşamıyor bana. Ben de ağzım kayık olmuş
biçimde mutluluktan uçuyorum desem yeridir. Geçen apartmanın aidatını biraz
geciktirdim. Tatilden döndük kardeşim o kadar olacak. Yönetici aramış aramış
bir türlü düşürememiş telefonu mu... Düşürmüş sesim gitmemiş ya da sesim
gidiyor onun sesi gelmiyor İyi ki ulaşamamış, zaten de para yok cepte... Sonra
bahçe de denk geldik Yönetici Necati bey ile tam gördü beni uzaktan ''İsmail
bey İsmail Bey diye üstüme üstüme geliyor.'' çaktım durumu, ''Acelem, acelem
var deyip hızla arabaya atlayıp vınn, anlarsınız ya.''
Arada bir arızadan kurtulup çaldığı da
oluyor telefonumun. O zaman da açarım harbi olup kim ne arıyorsa cevabını da
veririm. Benim telefonu açmamam kesinlikle telefonun eskiliğinden yoksa başkaca
bir art niyetim ya da birilerinden kaçmak gibi bir düşüncem yoktur. Bazen oğlan
arıyor ''Baba harçlığım bitti diye.'' o da bir kere ulaşırsa beş kere ulaşamıyor.
Yalnız bunun sakıncaları da var zaman zaman. Geçen arabam arıza yaptı, benim de
hemen tamircim Sezai Abi'yi aramam lazım, lazım da ararım ararım telefon
düşmez. Düşmez kalkmaz bir Allah'da, ara ara telefon da düşmüyor. Ne yapıp edip
zar zor yoldan geçen birinden telefon buldum, bu sefer de Sezai Ağabeyin
kayıtlı numarasına girmiyor telefon. Basıyorum tuşa basıyorum tık yok. Zar zor
buldum sonunda, aradım da geldi Sezai Ağabey sağ olsun, arızayı da kısa zamanda
halletti... Tamirciye götürmekten de bıktım aslında telefonu ama gittiği yere
kadar gitsin bakalım. En sonunda atar en eski teknoloji ürünü bir telefon daha
alırız, ucuzundan...