''Hadi ya, bu da nereden çıktı?'' dediğinizi duyar gibi oluyorum. Kadın,
erkek, her insanın iki kolu var, iki de bacağı var. Üç kol, dört kol değil de
neden beşinci kol. Ayrıca bu beşinci kolun da hiç görünmediği söyleniyor ki
doğrudur, şimdiye kadar bu beşinci kolu ne gözlükle, ne gözlüksüz, ne de
röntgen cihazlarında filan gören olmamıştır...
Kısa bir tanımını da es geçmeyelim bu arada. ''Beşinci kol; 'Ajanlık, casusluk,
psikolojik savaş gibi faaliyetlerdir'. Klasik düzende ordular dört kol halinde
yürüdükleri için, bir toplumu içten çökertmeye yönelik faaliyetlere
"beşinci kol" denmektedir.''
Beşinci kolun en büyük özelliği pek de iyilik dolu bir kol olmamasında
gizlidir, zaten kendisini de şimdiye kadar kimselerin görmediği için gizli
olması normaldir... Her hangi bir eylem yaptığı zaman bağlı olduğu ülkeler
adına, kimsenin onu görme şansı, anlama şansı fazla yoktur. Tabi bu duruma
birinci ve ikinci kollarda çok bozulmaktadır. Biz neden bu beşinci kol kadar
popüler olamıyoruz diye de hayıflanmaktadırlar duyduğumuza göre...
Beşinci kol zaman zaman su gibi para da harcar, zaman zaman da adam harcar
bozuk para gibi... Kimse de hesap sormaz, soramaz. Soranı bir tokatta yere
serer yine o beşinci kol. Duyduğumuza göre yakında altıncı kol ve yedinci kol
da çıkacakmış, belki o zaman beşinci kolun pabucu da dama atılabilir.
Sizin ya da benim kollarımız en fazla kaç santimdir, olsun olsun elli ya da
altmış santim, oysa bu beşinci kolun uzunluğu kilometrelercedir, hatta
kilometre kelimesi bile hafif kalır, binlerce kilometre demek lazım... O
binlerce kilometre ötelerden bir tokat patlatır o uzun koluyla vallahi
devletlerinde, insanlarında nasıl feleği şaşar, feleği şaşmakla da kalmaz alt
üst olur toplumlar...
''Son yıllarda Batı dahil bütün insanlık cinsellik, pornografi, uyuşturucu,
alkolizm gibi toplumları kanser eden organize beşinci kol faaliyetlerine
muhataptır.'' Özellikle görsel basın, televizyonlar, gazete ve dergiler
aracılığı ile toplumumuza bir sürü ahlaksızlık pompalanmaya çalışılmaktadır.
''Türk toplum yapısında yeri olmayan insan tipleri, aile modelleri ve sosyal
ilişkiler medya tarafından idolleştirilmektedir. Dizilerde ve reklâmlarda
verilen 'tip'ler ortalama Anadolu insanının ne fizyolojik, ne ekonomik, ne de
kültürel özelliklerini taşımaktadır.'' Birbirinin aynı bu saçma sapan dizilerde
en önemli konu ya aşktır ya da mafyavari yapılanmalardır. Bu saçma dizilerde,
ne bir ezan okunması, ne bir namaz kılan adam, ne de yediği yemeğe besmele ile
başlayan bir erkek, kadın ya da çocuk görmezsiniz. El altından da dedikodu
yayarlar toplumda ''Bu dizi Türkiye'nin gerçeklerini anlatıyor, mutlaka
izlenmeli.'' diye...
Beşinci kol, her ne kadar dördüncü koldan bir sonra gelen kol ise de dördüncü kolu
da şimdiye kadar ne gören ne de duyan olmuştur. Ülkelerin satılmış kalemlerine
ulaşır çoğu kere, kilit noktalarda adamları vardır. O adamların vasıtası ile
ülkelerde kaos ortamı yaratır, asparagas ve düzmece haberler ile... O çıkan
asparagas haberleri çok dikkatli okumayan, çok dikkatli etüt etmeyenler de
onlardan birebir etkilenir. Böylece gerçekler başka bir boyut kazanmış, azami
çarpıtılmış olur... ''Yakın zamanlarda bir kadın derneği absürt bir çalışma
yayınladı. Bu çalışma üzerinden milletimizin %40'ına ensestçi damgası vurmaya
çalışıldı. Yani tanıdığınız üç kişiyi düşünün, hah, işte onlardan biri
ensestçi! Hayır, kuzenler arası akraba evliliklerini falan da kast
etmiyorlar.'' Bunun çok ağır ve düşündürücü bir o kadarda saçma bir suçlama
olduğu gün gibi aşikar...
Beşinci Kol zaman zaman yer altına bile girer de onun yer altında nasıl hareket
ettiğini kimse anlamaz. Yakın zamanda bir sürü Güney Amerika Ülkesini, bir çok
Asya Ülkesini, fakir ve gariban ama madenler yönünden zengin bir çok Afrika Ülkesini
bu beşinci kol karıştırıp karıştırıp durmuştur. Kimi zaman bu fakir ülkelerin
vatan sever insanları bu beşinci kolu keserek, budayarak kısaltma yoluna da
gitmektedirler ki bu da aslında onların son derece menfaatinedir...
Yerli işbirlikçileri azımsanmayacak kadar çoktur. Bu işbirlikçileri toplumun
önemli kesimlerinde ki popüler insanlardan seçerler genellikle... Bunlarda
yazılı ve görsel basın aracılığı ile her türlü dezenformasyonda bulunurlar
toplumu ahlaki çöküntüye uğratmak için. Kemiksiz dillerinden çıkan cümleler ile
birilerini aşağılar, hiç hakkı olmayanları da yüceltmeye pohpohlamaya gayret
gösterirler. O sebep ile diyorum ki halkımız çok uyanık olmalıdır. Aile her
toplumun ve de Türk Toplumunun en küçük yapı taşı ise, her ebeveyn de ailesine
sahip çıkıp, korumalı, bu ahlaksızlıklara da asla prim vermemelidir.
Çocuklarımızın da bizim de geleceğimiz buna bağlıdır...