İyi Dilek Mektubu
Hayır, bu evlilik sürsün istemiyorum artık. Sürekli ekonomik zorluklar, düzensiz ve yerinde sayan evlilik yaşantımızın olması yoruyor beni. Hayatın garip çıkmaz sokakları içinde yaşamayı kaldıramıyorum.
Oğlumuz, evet ben oğlumuzu seviyorum çünkü
Hayatıma en az senin kadar güzel renkler katmıştır. Annelik duygusunun sevinciyle, bir filozof gibi dünya’yı anlamaya çalışan küçük adamın dünyasında, ona gerçekleri doğru haliyle anlatmaya çalıştım. Hastalığında ateşler içinde kömür gibi yanarken bedeni, titreyerek ve gözyaşı dökerek alnındaki külleri sildim. Ayrı olduğumuz dünden bu tarafa hemen hemen her hareketinde seni görmek hüzünlendirse bile beni, sevdiğim adamın bir parçasını taşıdım. Bu kararımın doğru yâda yanlış olduğunu zaman gösterecektir.
Doktorum doğum sonrası, oğlumu aşırı sahiplenme duygusuna sürüklenmemin doğru olmadığını söylüyor, boşanmam için biraz daha zaman vermem gerekmiş kendime, bence doktorla görüştün ve beni caydırma yöntemi deniyorsun.
Melankoli, psikoz duruma düşmediğimi iyi biliyorum. Evet, doğru geçtiğimiz gün seni odamın kapısından girerken gördüm, halüsinasyonlar, hezeyanlar ya da kestirilmesi güç duygu dalgalanmalarının doğum sonrası normal olacağını düşünüyorum.
Sana karşı ne hissettiğimi bilmiyorum, bildiğim şu ki unutamayacağım iki yıl geçirdim seninle. Ve asla bu konuda pişman olmadım. Şimdi ise unutamayacağım anılarla yaşlanmak istiyorum. Sadece oğlumun babasısın. Hiçbir nafaka talebinde bulunmadan bu işi bitirelim.
Sehnsucht ’’
Karıcığım mektubunu okudum. Hiç bir laf cambazlığı yapmadan, konuya direkt olarak girmek istiyorum. Böylesi bir karar almış olmanı saygı ile karşılıyorum. Yalnız yinede oğlumun annesi, hayatımı paylaştığım kadın olduğun için bir takım ciddiye alman gereken uyarılarda bulunacağım. Umarım beni ciddiye alırsın.
Dünya’ya yeni bir insan armagan etmek; kuşkusuz her annenin olduğu gibi senin içinde büyük bir onurdur. Benden sonra daha mutlu olacağını zannetmiyorum. Yinede ordata verilmiş ciddi bir karar olduğunu göz önünde bulundurarak, senin için herşeyin en mükemmelini dilemekten başka hiç bir çarem yok.
Belkide birini seveceksin, yada sevdiğini düşünüp tüm duygularını ve kadın olma onurunu bir başkasına teslim edeceksin. Bunu şuan düşünmüş olmam bile beni derin üzüntüye sürüklesede, içinde bulunduğun sarsıntıyı anladığım için yalnızca senin ve oğlumuzun geleceğini düşünerek bir takım gerçekleri anlatma geregi duyacağım.
Benden sonra kimi insanlar yürüyüşünü sevecektir,oysa ben duruşunu sevdim. Sıradan bir kadın modeli gibi bakacaklar sana, bense hep özenle yaratılmış varlık olduğunu düşünerek baktım sana.
Korkusuzca evlendim seninle, evlenmekten korkan aptalları ayırt et. Nedenini bilmeden tıpkı ormanlıkta karşılaşan iki yaban domuzu gibi çiftleşme yanlısı olanların çoğunlukta olduğu dünyamızda, ilk evvela güzelim gözlerini, destansı kaşını, ve siyah uzun saçlarını edebi biçimde anlatanlara kulak ver, hayvanlara değil.
Kimileri erkeği kadına iten tek gerçeğin aptal duygular olduğunu söyler, sen zeki bir kadınsın aptal duygulardan bahsedenlere inanma.
Kendisini yoldan çıkardığını idda eden biri karşısında asla güzelim yüreğinin sıkıştığını belli etme, iğrendiğini söyleyecektir senden, o vakit karşındaki insanın zayıf bir varlık olduğunu düşün ve alçak seslilikle uzaklaş yanından.
Gülümsediğini gördüklerinde, lütfen düşünmeki sana bunu yakıştırdıkları için bakıyorlar, kimin nasıl baktığını anlamak oldukça basit, mesela hastalıklı bir anlaşmazlıkla gözlerin yerine tüm bedenine, korkunç aç bir canavar gibi bakıyorsa, bilmelisinki onun için sadece bir et yığınısın. Gülümseyen, aldanan, çürümüş geceleri aydınlatan yalnızca loş bir ışıktır, lütfen bu ışığın parlaklığına aldanıp, seni kutsal kılan degerlerinle bir tutsak düşme numarasız bir evde..
Ne zaman saçlarını koklamış olsam, tüm parlak renkli çiçeklerin bedenini sardığını düşünürdüm. Hayatın özsuyu ile yıkanmış bedenini; erkeğe sunulmuş bir armagan olarak düşünen, ilahi kudretin gölgesine sığınıp, taşıdığın muhteşem kokuyu cennet kokusu olarak nitelendiren, kadın emeğini,onurunu,varoluşunu hiçe sayan dinbazlara kullandırtma.
Seni kadın olarak değil, dünyanın her hangi bir köşesine özenle saklanmış kırçiçeği olarak gördüm, bu nedenle sana gerçekten bağlı olduğumu ve seni sevdiğimi çok geç ilan ettim. Bütün günüm,haftam, bu çiçeği aramakla geçti, şimdi ise istemem ki mavi,pembe,yeşil renklerle harmanladıkları yürek bahçesindeki çiçekleri; henüz filizlenmeden doğa düşmanları gibi yok eden duygu nüklerine sahip olanlara kanasın.
Sana açacakları üç kapı olacaktır, birincisinde yüreğin çarpıntısı, ikincisinde ruhun coşkusu, üçüncüsünde dokunma ve titreme arzusu olacaktır, ben sana yalnızca yüreğin kapısını aça bildim. Biliyorum ki bu üç kapıdan yalnızca biri insanı doğru olana götürür. Akvaryumumdaki beyaz balığım, lütfen her açılan kapıya yüzme,okyanusa sürüklediğinde dev dalgalar seni, yem olursun iştahlı balıkların ağzında.
Resmini çizmek isteyen sanat sever biride seni elde etmek isteye bilir, yalnızca yüreğinin resmini çizmesine müsade et, olaki erkek bir akrep gibi tüm parmaklarını tuvalde dolaştırırsa onun sanatçı ruha sahip olduğuna inanma. Hani olursa yüreğinin resmini çizerse, gölgesinde bir adam takılacaktır gözlerinize. O vakit beni düşün...
Dudaklarına pembeyi yakıştıran ve o nazik dudaklarına hayranca baktığını zanneden pasif insanlara ’’Kocam doğal halimi seviyordu’’ demelisin. O an emin ola bilirsinki yüz ifadelerinde tropikal yerde yaşayan kurnaz bir hayvanın sureti belirecektir.
Sana sunduğum bu uzun mektupta seni memnun etmeyecek yerler olacaktır, bu yüzden şimdiden beni bağışla.
Son olarak sana bir gerçekten bahsedeceğim;
Dünyadaki bazı kadınlar, kendilerini seven erkeğe koşulsuz ve şartsız tüm duygularını esirgemeden sunarlar. Bazıları para ve parlak gelecek uğruna bedenlerini ve duygularını, kocalarının ’’insan emeği sömürerek’’ sahip oldukları zenğinlikten pay almak için satarlar. Biliyorum ki benim karım esirgemeyenlerdendir.
Söyleyecek çok şeyim var ama hiç bir önemi olduğunu zannetmiyorum, vermiş olduğun karara saygı duyuyorum.
Mahkeme günü orada bulunmayacağımı belirtmek istiyorum.
Burada amacım sana saygısızlık yapmak değil. Adaletin,fikir özgürlüğünün ve insanlık onurunun hiçe sayıldığı bir ülkede; istiyorumki sistem kendi kağıtını hukuksuzca yine imzalasın. Üzgünüm ki benim karım o gün bu sermaye çarkıyla dönen adalet düzeninin önünde hak arayacak, kuşkusuz istediğini verecekler. Sen belkide aldığın bu sevindirici kararın ardından mutlulukla oradan ayrılacaksın. Adliye kapısından çıkarken; gözü dönmüş bir kocanın karısına kurşun yağdırdığını göreceksin. Kan tutacak seni ve korkudan bayılacaksın. Gözlerini açtığında her hangi bir hastanenin acil servisinde olacaksın, hemen yanında kanlar içinde sedyede can çekişen kadını göreceksin, kendine gelip ayağa kalkacaksın ve soracaksın ’’ Ne oldu kadına? ’’ ucuz ölüm vakkalarına defalarca tanık olmuş hemşire rahat rahat konuşacak ve şunları söyleyecek;
’’ Kocasından çocukları için nafaka talep etmiş, adam gururuna yediremeyip mahkeme çıkışı zavallı kadını kurşunla .... ..’’
Tam sözlerini bitirecekken kadının ölüm haberini veren yürekten gelen bir çığlığı duyacaksın, işte öldü kadın...
Belkide doktorunun bahsettiği fakat kabullenemediğin gerçekleri o gece yaşamaya başlayacaksın, işte o zaman üzülürüm kadınım..
Bu yüzden yürek mahkemesinde her ikimizide yargılamanı istiyorum, atılacak bir imza için beni lütfen çağırma, hani ressam yüreğinin resmini çizerse, ve olurda yüreğinde beliren adamın gölgesini görürsen, adıma rica et deki;
’’ Şu gölgedeki adamı kaldırırmısınız oradan?’’
Sevgiyle kal
Kocan ’’Devrim DOKDERE
(
İyi Dilek Mektubu başlıklı yazı
Devrim Dokde tarafından
6.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.