KAHVE TADINDA SOHBET
Ahmet AYAZ
Gaziantep
Ekspres Gazetesi 08 Ocak 2018
…………………………………………………..
Eşimin
nezaketli zamanı çok olur. Bilgisayarımı önüme alıp, müzik dinlerken, yapmış olduğu bir sütlü kahveyi getirip,
sessizce önüme indirdi. Ben de başladım, bir
sütlü kahve tadındaki, aşağıdaki sohbet yazımı yazmaya. Söylediğim söz belki
de size garip gelecektir. Barış için mücadele, savaş için girişeceğiniz mücadeleden
çok zor. Nasıl mı? Savaş için mücadele yaparken, bir savaş hazırlığını
tertip edersiniz, sonra savaşa girişirsiniz. Topunuzla tüfeğiniz ile, her ne ise. Başarıp başaramayacağınız bir ayrı
konudur. Ama, barış için mücadele o kadar zor ki; Anlatılır gibi değil. Biri
birini hasım olarak gören, iki dostu, bir
araya getirip, dostluk kurmaya çalışıyorsunuz, Bir baktığınızda ikisinin de
sizden uzaklaşıp, küs olduğunu görüyorsunuz. Ne oluyor? Bunların ikisi de hal ve gidişlerinin zayıf olması
nedeni ile sınıfta kalıyorlar. Bu gibi olaylar, insanların kendilerini
aşamamalarından kaynaklanıyor. Cehaletten geliyor. Cehaletin başını ezmemiz
geriyorsa da, ezemiyoruz.
Gençleri
biraz hoş görür gibi oluyorum. Ama,
yaşlıları bir türlü hoş göremiyorum. Sonra aklıma beyinlerinin küçülmesi
geliyor. İnsan kendi kendini kontrol altına alıp, toplumda örnek insan olmaya
çalışmalıdır. Gençlerimiz ise, hayat
yolunda bir önder insan olma çabasına düşmelidirler. Ben sadece iki dost arasında birleştirici bir davranışımdan
dolayı, bazı dostlarımdan ayrı kaldım. Ama yine de bu yolda yılmayacağıma,
yorulmayacağıma söz veriyorum. Kendi kendime. Kitaplarımın hangisinde olduğunu
bilmiyorum. Yazdığım bir beyit var. Aşağıya aynen alıyorum. “İnsanlık
adına huzur; Bütün derdim/ Bu yolda
yolumdan dönersem, namerdim” Yine söylüyorum. Bu yolda sözümden dönersem
namerdim.
Saygıdeğer
okurlarım; Barışa, sevgiye, özgürlüğe muhtacız. Hem de çok muhtacız.
İnsanlarımız, insan olmanın hasretine
öyle susamışlar ki, Ben biliyorum. Ben istiyorum ki; İnsanlık yolunda ilerlemek
için çaba harcayanların sayıları çoğalsın.
Bunların sayıları çoğalırsa, kötü düşünenler azınlıkta kalır, insan içinde
itibar görmezler. Daracık dünyada yaşamın bir anlamı olur. Burada birleştirici ve bütünleştirici
bir tutum sergilerken, şunun da altını çizerek söylüyorum. İyiye, kötü demek ne
kadar günah ise, kötüye iyi demek de, o kadar günahtır. Ben
inşallah böyle bir yanlışlığa düşmem. Beni birisi böyle bir yanlışa düşürdü. Bu
kadar da hoş görülü bir insan olmama rağmen, o insanı af edemiyorum. Çünkü
beni büyük bir yanlışa düşürdü. Kendisine
güven duydum. Bu güvenden, manevi zarar gördüm. Onun için kimsenin bir yanlışa
düşmemesi için çok dikkat ediyorum.
Saygıdeğer
okurlarım; Bu günlük de bu kadar. Beni
unutmayın, gelecek sohbet yazımda, sizler ile yine buluşalım. En güzel günler
ve mutluluk dolu yarınlar, hepimizin
olsun. Hoşça ve dostça kalınız.