Hepimiz, hepiniz evlerinizde ki
oturduğunuz koltukları seversiniz, yalan yok ben de seviyorum evimde ki
koltukları... Bir de makam koltukları makam sahiplerinin gelip de her gün
oturduğu ve emekli olana kadar da kalkmak bilmediği koltuklar... Bizim her
hangi bir makam da ve mevki de gözümüz olmadığı için cüssemiz ile kapladığımız
koltuklardan da işimiz olduğu zaman, vakti geldiği zaman kalkmasını da iyi
biliriz...
Bizim memlekette en çok da siyaset adamları severler oturdukları koltukları,
bir türlü kalkmayı da bilmezler. İlla birilerinin gelip de onları kaldırmasını
beklerler... Koltuğu kaptırmamak için her zaman koltuk sahibinin yanında
kaliteli bir yapıştırıcı olması çok faydalıdır. Normal yapıştırıcı kuvvetli
değilse, Japon Yapıştırıcı da kullanılabilir... Ayrıca koltuk ile yalnız
kaldığınızda da ona çok kibar davranmanız lazım gelir...
Yüksek makamlarda bulunup da çok kaliteli koltuğa sahip adamlar koltuğun
bulunduğu odaya illada kamera koyup yirmi dört saat koltuklarını gözetleye
bilirler... Gözetlemeleri de lazımdır, eğer ki makamlarını terk ettikleri zaman
gelip de temizlik görevlileri ya da başka birileri gelir oturursa koltuk da
deforme olacaktır...
Odalarda ki makam koltukları ile zaman zaman konuşmak da gerekir ki çoğu makam
koltuğu yabancı dilde konuşulanları bile anlayabilmektedir... Sabah odanıza
girdiğiniz zaman koltuğunuza merhaba ya da günaydın koltuk demekle işe
başlayabilirsiniz... ''Bana cevap vermez ama o'' mu diyorsunuz? Vermeye verir
de siz duymazsınız... Sevin koltuğunuzu sevin ki o da sizi ne kadar çok seviyor
da üstünde oturtuyor... Gidip de bir başka insanın üstüne oturmaya kalksanız
sizi bir güzel pataklar ve de söylemedik laf bırakmaz...
''Hayat oyununda, seyirci koltuklarına heves etme sahneye çıkmaya çalış.'' Bunu
da Seneca dostumuz söylemiş... Geçmişten hatırlarım bizim çocukluğumuzda Makam
Koltuğu diye bir komik oyun vardı. Birisi Makam Koltuğuna söz ile oturtulur ve
o kişi soru sorarak Makam Koltuğunun ne olduğunu bulmaya çalışırdı... Makam
Koltuğu'da sonunda tuvalet olarak açıklanırdı, hep beraber gülerdik...
Bir de bizim çocukluğumuzda hayal meyal hatırlıyorum koltuk şeklinde lazımlık
vardı, iki üç yaşında ki çocuklar oturarak ona yaparlardı sıkışınca... Bir de
yaylı koltuklar vardır. Hani yazın balkona atarsınız, zaman ilerledi mi
üstünüze de bir ince pike sallana sallana uyursunuz onda... Siz siz olun her
zaman bulunduğunuz makamları, oturduğunuz koltukları, bilginiz ile
saygınlığınız ile karakteriniz ile doldurmaya bakın. Sakın sakın ola koltuklara
ve bulunduğunuz makamlara yapışmaya kalkmayın. Zamanı gelince yerinizi genç ve
dinamik insanlara bırakmakta tereddüt etmeyin. Siz de o koltuklara ve makamlara
gökten zembille inmediniz bunu unutmayın...