** Kimi ölüleri dirilere, kimi de dirileri ölülere tercih ediyor. Bence bırakalım hepsi yerlerinde kalsınlar.
** İçimdeki beni öldürmeme yardım eden suç ortaklarım, sizler de en az benim kadar cezayı hak ediyorsunuz.
** Ölüm hiç kimseye çok şey kaybettirmez. Ölümün herkese kaybettireceği sadece yaşadığı şu andır.
** Korkma! Öldüğünde sen dünyayı bırakıyorsun, dünya seni bırakmıyor.
** Ölüm habersiz gelirmiş, ama çok ender de olsa, ölümün randevu verdiği kişiler de vardır.
** Ölüm kapımı çalarsa ona vereceğim cevap hazır: Başka kapıya…
** Ölüm, bedenin ışığının sönmesidir.
** Ölenleri övebilirsin, nasıl olsa artık senin rakibin olamazlar…
** İnsanlığın öldüğü yerde; ahlâksızlar, hırsızlar, eşkiyalar, katiller doğuyor demektir.
** Günler insan gibidir. O nedenle bazıları yorgundur, bazıları mutsuzdur, bazıları deli doludur, bazıları hüzünlüdür, bazıları yeni doğmuştur ve bazıları da ölmek üzeredir.
** Güzel varken çirkini görüyoruz, gördüğümüz yetmiyor bir de çirkinliklerden yakınıyoruz. İyiler varken herkesi kötü zannediyoruz. O zaman da doğal olarak yaşamak varken ölü gibiyiz.
** Ortalığı ölüm sessizliği kapladığında insanlar, rahat öleceklerini sanırlar. Oysa o sessizliğin arkası şiddetli bir gürültüdür.
** Ölümün iyi yanı, kötülerin de ölecek olmasıdır.
** Ölüler sevdiklerini ziyaret etmek için sık sık gelirler. Hiç mi görmedin? Sen görmeyi bilmiyorsan kabahat kimin?
** Bir gün öldüğünde senin hakkında hayatını değil, insanlığını tüketip tüketmediğine bakılarak karar verilecektir.
** Dirinin ölüyle karşılaştığında çoğunlukla ilk tepkisi korku oluyor. Acaba ölünün diriyle karşılaşması herhangi bir tepkiye yol açıyor mu?
** Öldükten sonra da yaşamak istiyorsan, bu gök kubbede bir hoş sada bırak.
** Dünyaya gelmeden önce bilinmeyen bir yerde uyuyordun. Dünyaya geldin uyandın. Dünyada hep uyanık dur. Çünkü öldükten sonra da bilinmeyen bir yerde uyumaya devam edeceksin.
** Ölüm üzerine ahkâm kesenler (ben de dahil), siz hiç öldünüz mü?
** Öldükten sonra unutulmamak için bazı insanların yaptıklarını gördükten sonra, tercihimi unutulmaktan yana kullanmak istiyorum.
** Hiçbir onursuz, onurlu bir yaşam süremez ve onurlu bir ölümü hak edemez.
** İyi insanların sessiz kaldığı bir ülke mezarlık gibidir; ölmeye hazırlık yapmak gerek!
** Ölümsüzleşmek veya en azından şöhret sahibi olmak için kendini feda ediyorsan, pisipisine gittin demektir!
** Aslında diriler ölülerle pek ilgilenmez ve uğraşmaz. O nedenle de ne kadar kötü olursa olsun dirilere göre, her ölü çok iyidir.
** Sen ölünce her şey ölecek. İnanmıyorsan dene…
** Sevgili filozoflar, ölüm üzerine ahkâm kesmek çok kolay; asıl zorluk ölmekte.
** Korkma, bu gök kubbede her ses bir yankı bulur. Yeter ki ses ver!
**Ölünceye kadar beni asla terk etmeyeceğinden emin olduğum tek bir şey var: Gölgem.
**Eşitsizlik dün vardı, bugün var ve yarın da var olacak. Gerçek eşitlik sadece ölüm ile sağlanacak.
**İnsanoğlu uçakta değil, ama türbülansa yakalanmış. Ölüm korkusu tüm benliğini kuşatmış. Bunu unutmak için varış noktası olmayan bir yarışta koşuyor koşuyor…
**Varolanların hepsinin içinde “varlık enerjisi” bulunmaktadır. Bu enerji bitmez, yok olmaz. Sonsuza kadar dönüşüm halindedir. O nedenle gerçekte ölüm diye bir olgu yoktur. Ölüm insan zihninin bu dünyada yaşarken uydurmuş olduğu bir şeydir. Onun için “ölüm” kavramını lügatlerden çıkarmak gerekir. Ölen hiçbir canlı yok ki insan da ölsün! Her canlı dün vardı, ama şekli bugünkünden farklıydı. Bugün zaten var olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Yarın da var olacak, ama dönüşerek. Yani şekli bugünkünden farklı olarak… Ölümün olmadığı düşüncesi; itiraf etmek gerekirse biraz işime geliyor, daha değişik ifade edecek olursam hoşuma gidiyor…
**”Sakin ol, soğukkanlılığını kaybetme. Evet, fark ettiğin gibi ölüyorsun. Haydi, hayata son bir kez gülümse!” diyordu ölürken…
**Değişimden korkmamaya başladıysan, sen de değişiyorsun demektir.
**Korkularınız sizi yok etmeden, siz korkularınızı yok edin.
**Lütfen ışıkları kapatınız, aramızda aydınlıktan korkanlar var!
**Gölgenden korkuyorsan yüzün, gölgene tapıyorsan arkan hep güneşe dönüktür.
**”Elveda!” demekten korkma; her elvedanın arkasında yeni bir buluşma saklıdır.
**Bana benzeyen biri karşıma çıkacak diye çok korkuyorum!
**Kan döken, ömrünün sonuna kadar kanının döküleceği korkusuyla yaşamak zorundadır.
**Korkaklar sanki çok önemli bir meziyetmiş gibi, hemen hemen her konuda ömürlerinin sonuna kadar tarafsız kalmaya çalışırlar.
**Söylediklerin ve yaptıkların; duyulmayacak ve görülmeyecek diye korkma! Öyle şeyler söyle ve yap ki sağır kulaklar bile duyabilsin, kör gözler bile görebilsin.
**Neden korktuysam, o mutlaka başıma geldi. Sonra bir yol buldum: Korkuya kafa tuttum. Şimdilerde ise o benden korkuyor.
**O kadar azametli bir gururun var ki, bırak sana yaklaşmayı; senin bulunduğun şehirde dahi yaşamaktan korkuyorum. N’olur yükseklerden biraz aşağılara in! Ayaklarının altına bir bak, bakalım orada ne göreceksin...
**Kelimeler üşür, terler, ıslanır, ağlar, korkar, üzülür, güler… İnanmıyor musun? Öyleyse sen okuyorsun ama anlamıyorsun!
**Korku üretmekte çok becerikliyiz. Çünkü yaşamdaki hayali korkular gerçek korkulardan kat be kat fazladır.
(
Ölüm Ve Korku Üzerine Kelâm-ı Kibar Deyişler başlıklı yazı
Ömer Faruk tarafından
9.02.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.