Ey yar!
Aşk ve şevkle yolcu olmuşum beni sana
getiren yollarda,
Visal umuduyla yorulmak nedir
bilmemişim
Solmuş olsa da betim benzim,
Can havliyle, her yerde ismin zikretmişim.
Ne zaman nur cemalin gelse, sevda sürmesi
çekilmiş gözlerimin önüne,
En manidar ahları, çekerim derinden.
Gamzeli yanaklarından, Muhammedi güleri
dökülürdü sanki.
Dökülen gülleri toplar, gönül vazomda
biriktirdim.
Evimin her tarafı tenin kokardı.
Koklamaya doyamazdım.
Ey yar!
Bir anlık firakına dayanamayacağımı biliyordun.
Nur cemaline beni böyle niye hasret bıraktın?
Gönül mangalında, sönmek bilmeyen aşk ve
sevdanın ateşini sen yaktın.
Yaktığın ateş, daha sönmeden, elini
masaya vurup, eyvallah demeden,
Haşin ve celali bakışlarla, bir başıma
bırakıp gittin beni.
Ne haldeyim, hal ve ahvalimi hiç merak
etmiyor musun?
Sen bu kadar zalim değildin!
Hani ben olmadan, hayatın hiçbir anlamı
yoktu?
Hani ben olmadan, uzakların yakın, yakınların
uzak olmazdı?
Hani ben olmadan, gönül sazın akort
tutmazdı?
Hani ben olmadan, şirin uykulara
uykulara hasret kalırdın?
Hani ben olmadan, betin benzin sararıp
solar,
Ağzın tadı tuzu kaçardı?
Hani ben olmadan,öz vatanında muhacir
olurdun?
Allah peygamber aşkına bir şeyler
söyle!
Bir şeyler söyle ki, tarihe mal olacak
bu firakın, sebebi hikmetini bileyim.
Gönül bahçelerinde, el ele kol kola
dolaşmayı,
Aşk dolusu bakışlarla, sana
meftunluğumu,
Kesik uçlu kalemlerle, seni sana
yazmayı,
Bülbül misali şakıyan dilimle, seni
senden sormayı,
Ne kadar özlemişim, bir bilebilsen?
Ey yar!
Sevdalılar meclisinde, aşk ve sevdamız
konuşulurken,
Sevdalılar diyarında, herkes bizi
parmakla gösteriyorken,
Gönül pınarımız, gümbür gümbür, şarıl
şarıl, berrak akıyorken,
Gül sevdalı bülbüller, gönül bahçemizde, çok
dertli şakıyorken,
Ne oldu da birbirimize böyle hasret
kaldık?
Hani, gözlerimin içine baktığında,kendini görürdün,
Hani, seni ölesiye sevdiğimi çok iyi
bilirdin,
Hani, ben olmadan, en aydınlık yoların
zifiri karanlık olurdu,
Hani, mutlu çiftler yarışmasında ,ilk
üçe girerdik?
Hani, satış rekorları kıran, sevda
kitaplarının ana fikri biz olurduk?
Hani,bu üç günlük fani dünya hayatında, her daim alnımız açık,başımız dik yürürdük?
Şimdi yandıkça eriyen, mum misali boşu
boşuna eriyoruz.
Beni, bana muhacir etmekle,
Beni ,bana küstürmekle,
Beni, yaşarken öldürmekle,
Beni, analı babalı yetim bırakmakla, ne
geçiyor eline?
Ey Yar!
Bu yaptıklarınla, şeytanın ekmeğini yağ
ile bal sürüyorsun
Herkes, aşk ve sevdamıza özenip gıpta
ederken,
Herkes, menzil murat aldıran yollarda, güle oynaya yol alırken,
Herkes, kumrular gibi koklaşırken,
Aşkın ulu dağlarında “seni seviyorum” naralarını
atarken,
Dünya nimetlerini acılaştıran, ölümü
unutmuşken,
Sevdalı gönüllerimizde, otağ kurmuşken,
Aşkın mektebini, birincilikle bitirebilecekken,
Aşk ve sevdamız, doktora tezlerine konu
olabilecekken,
Ne oldu da, birbirimize yedi yabancı
gibi olduk?
Bak! Su misali akıp giden, zaman bile
durmuş sanki !
Soframdaki taamların, kaçmış lezzeti, olmuş
yağsız tuzsuz.
Beni üzmekle, mutlu mu oluyorsun?
Sen bu kadar,vicdansız olamazsın?
Benim tanıdığım sen, sen değilsin
sanki.
Cennetlik iken, böyle yapmakla kendini
cehennemlik ediyorsun!
Su gibi aziz iken, kendini bir hiç
uğruna, değerden düşürüyorsun!
Ey yar!
Sen, sadece senden başkasını görmek
istemeyen, gözlerimin feri,
Sen, başımın tacı, gönlümün en nadide
sultanı,
Sen, yaşama hazım,
Sen, pazulu bileklerimin, güç ve
kuvveti,
Sen, dünüm, bugünüm, yarınımsın.
Bunları asırlık çınar ağaçlarına, mahirce
kazıdım.
Ben, beni sana getiren yollarda,aşk ve
şevkle yolcu olmaya devam edeceğim!
Menzil murad, alsam da almasam, da ben
seni, Kerem gibi,
Mecnun gibi, Tahir gibi, Ferhat gibi,Yusuf
gibi seveceğim!
Bu emanet can, bu tende oldukça, adını düşürmeyeceğim dilimden!
01/Mart/2018