Yıllardır ticaret hayatının içindeyiz. İşlerimiz bir iyi bir kötü,
değişiyor zaman ve zemine göre. Hoş şimdilerde küçükesnaf sınıfına giren hangi
esnafın işi iyi ki... Bundan otuz sene öncesinde fena sayılmazdı... Az çok para
kazanıyorduk. Şimdilerde ise kazanmayı bırak, geri gitmemeye ve elimizde ki
varlıklarımızı kaybetmemeye gayret ediyoruz. Ha düzelir mi bu işler? Onu'da
bilemiyoruz bekleyip göreceğiz. Ortalık toz duman. Sadece sıkıntıda olan bizler
ve bizim ülkemiz değil, dünyanın bir çok yerinde sıkıntı var hem ülkeler hem de
kişiler bazında...
Ticaret hayatında kâr ve zarar kardeş derler. Zaman zaman çok kâr edersiniz,
zaman zaman zarar edersiniz... Sabırlı olmak lazım. Bir çok esnaf kardeşimiz
ile yüklü miktarda alış verişlerimiz oldu. İçlerinde çok dürüstler olduğu gibi,
amiyane tabir ile üç kağıtçıları da var. Elli lira yüz lira borç takanlardan,
yüklü miktarda borç takanlara kadar her cins esnaf arkadaşımız oldu... Tabi ki
helal etmiyoruz bu bize kazık atan ya da attığını zanneden esnaf
arkadaşlarımıza hakkımızı... Sanırım unuttular ahirete kul borcu ile gitmenin
ne kadar vahim bir durum olduğunu... Unutmasalardı zaten paşa paşa borçlarını
öder ya da helalleşmeye gelirlerdi...
Hazreti Muhammed sav. ''İnsanları aldatan bizden değildir.'' demiştir. Ben, o
bana maddi olarak kazık attığını zanneden arkadaşlara artık acıyorum. Eskiden
söver sayar dururdum, inanın onu da yapmıyorum şimdi, ''Allah bildiği gibi
yapsın.'' deyip Rabbıma havale ediyorum ki Allah cc. bilirsiniz PTT gibi, Kargo
Şirketleri gibi havale ücreti de almaz...
Ey dangalaklar o dehşetli günün acısını gördüğünüz zaman ''Vay ben ne yaptım da
bu insanlara kazık attım.'' diye dizlerinizi mutlaka döveceksiniz de iş işten
de geçmiş olacak. Borç namustur, biz büyüklerimizden böyle öğrendik. Eğer ki
elinizde ödeyecek malınız mülkünüz var da ödemekten geri duruyorsanız,
namussuzlar sınıfına girmişsiniz demektir. Şunu anlayabilirim, adam her şeyini
kaybetmiştir, evi dahi borca gitmiştir, arabasını da hacze vermiştir, ödeme
imkanı sıfır. Bu durumda yapılacak şey gidip borçlu olduğun kişiyle
helalleşmektir ki bu konuda da ayet vardır. ''Eğer borçlu darlık içindeyse, ona
ödeme kolaylığına kadar bir süre tanıyın. Ve bu gibi borçlulara alacağınızı
bağışlayıp sadaka etmeniz eğer bilirseniz sizin için, daha hayırlıdır.'' Yeter
ki dürüst yaklaşsın karşımızda ki insan...
Bu tiplere tokatçı da denmektedir. Benim yaşadığım tecrübeler ile sabittir.
Geçmişte bana mali olarak borç takan esnafların hemen hemen hepsinin işi daha
sonra kötüye gitmiş ve zaman içinde de batmışlardır. Yani özetle yanlarına
yaptıkları dünyada kâr kalmamıştır... Gelip helalleşenlere yine bir lafım yok,
ama borç takıp da sonra bizim aklımızın ayarları ile oynamaya kalkanlar sadece
kendilerini aldatmış olarak ahirete intikal edeceklerdir, Rabbımız Allah'ı ise
aldatmalarına imkan ve ihtimal yoktur zaten...