Bu âlemde başka güzel mi yoktu
Bir çeşmi siyaha vuruldun gönül
Kaşı keman amma kirpiği oktu
Hedef tahtasına kuruldun gönül
Nemidanem acep neyi kandırdı
Ümid ekmeğini zehre bandırdı
Hicran ateşinde yaktı yandırdı
Ha gayret desen de yoruldun gönül
Binevâ eylemiş hâli hâlesi
Ol fani bahardı soldu lalesi
Biter mi aşığın derdi çilesi
Keşke kuyusunda duruldun gönül
Ab-ı revan oldu gözünün yaşı
Kadere razı ol bırak telaşı
Meçhul mezarının olur mu taşı
Sevdâ otağından sürüldün gönül
Yıkıp viran etti coşkun sel gibi
Kırdı kanadını hoyrat yel gibi
Şimdi uzaklardan bakar el gibi
Çile desenine örüldün gönül
Kararan bahtına ay sunan nerde
Umut ketesinden pay sunan nerde
Aklını alıp ta zay sunan nerde
Mazi defterine dürüldün gönül
Değerin olmamış yâr nazarında
Fayda vermez artık âhüzârında
Nâgehan düştüğün aşk pazarında
Geçmez akçe gibi görüldün gönül
Bin hikmet saklıdır belki behrinde
Kulaç atmasan da eyvah nehrinde
Yoklar ülkesinde hiçler şehrinde
Günahi mi diye soruldun gönül
Ahmet İslamoğlu