Dört Başı Mamur Yalnızlığım
Kimlik soruyordu köşen başında, yolluk bekleyen ayrılıklar
Yaramı gösterdim…
Öyle bir şeydi işte…
Şehre gece geldi az önce
Hoş geldi
Mor erguvandım ben…
Bütün gölgelerim lacivertti
Ayak seslerim lila
Sevmelerim kapı komşusu,
Gün batımlarım cam kadeh
İçinden uçmak geliyordu,
Dala takılmış uçurtmamın
Kül çiçekleri gülümsüyordu,
Düşlerime rengârenk
Yüzünü değiştiriyordum,
Tığ işi yalnızlığımın
Öyle bir şeydi işte…
Kına karıştırılmış sütleğendi,
Sevda tenine sürdüğüm
Aynı safa
Karakafes otu
Mesh idi… Teyemmüm
Tam da orada,
O kimsenin sarılmadığı yerde
Gecenin son tiradında
Tahtalar atıyordum titreşen suyuma,
Tutunulsun diye
Öyle bir şeydi işte…
Düş tutulmasıydı,
Acının tadına varmış satır aralarım
Tenimin katmanlarında can yanığı
Etime tırmanıyordu,
Yanlış yerlerinden tuttuğum hüzün
Ve o güzelim ellerin
Ve yüzün…
İçimde alabildiğineydi kumral dün tortusu
Birbirine sokulmuş kelimelerimin salınımlarında,
Dik duran umutlarımın rezonans korkusu
Ben o hamuru da yoğuramıyordum artık
Detone bir aryaydı,
Ezbere bildiğim dört başı mamur yalnızlığım
Dokuz zamanlı usullerin ağır aksağıydım
Adını kurutuyordum,
Sesimin en kalın telinde
Kimseler bilmezdi sonra…
Beni bir deniz evlat edinmişti bir ara
O yüzden tuzluydu tenim
Ve o yüzden
Gel gitlere alışıktı derinlerim
Böyle bir şeydi işte,
Öyle bir şeydim…
Demir Mutlugil
(
Dört Başı Mamur Yalnızlığım başlıklı yazı
DemirMUTLUGİL tarafından
27.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.