Gökkuşağı
Gönlüm kayıtsız bugün, aldırmıyor; "Bana ne?",
Gökkuşağı renginde, düşerken gözlerine...
Bir divane gibiyim, görenler sanır sarhoş,
Düşerken iklimine, içim oluyor birhoş !
Aldırmıyorum inan, başıma yağan kara,
Felekten bir gün çalıp, veda ettim efkara...
Çek git bugün dağlara, borçlu muyum sana ben,
No’lur öğrenebilsen, nasıl olur terkeden ?
Ya pencereden bakar, ya durursun eşikte,
Ne zaman söz vermiştim, ketme miyiz beşikte !
Bugün boş gönüllere, dikiyorum kızıl gül,
Sormuyorum konar mı, dalına kuş, ya bülbül...
Açacak tüm güllerin, ben olurum sadası,
Yeter ki, gönlümüzden, gitsin ayrılık yası !
Kur şimdi divanını, sazda ben, benim keman,
Üzülme elbet olur, dilimizden anlayan...
El et bütün renklere, bütün seslerle ünle,
Bir sevda nasıl biter, görülsün bu düğünle...
Beyaz gelinliğinle, karlarla, kaybol ister,
Bir ömüre, bir düğün, çoğu kez inan yeter...
Sevinciyle, hüznüyle, hayat bir bulmacadır,
Zamanı kıskandıran, yalnız gelin tacıdır...
Acıyı ve kederi, sal gitsin karşı dağa,
Zamanı sürü şimdi, ardından sonsuzluğa...
Doğmuyor, biliyorsun; her zaman gökkuşağı;
Seyret de gör, neyimiş, efkar çökerken dağı !...
(
Gökkuşağı başlıklı yazı
HayrettinYazcı tarafından
27.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.