Tamam anladık öyle beylik bir laf ta on yedinci yüzyıldan beri var. ''Komşu
komşunun külüne muhtaç.'' Muhtaçta muhtaç olmaya, şimdilerde apartmanlarda
kimse kimsenin yüzüne bakmıyor. Kül mül hikaye, ancak balkondan sigaralarının
küllerini silkeliyorlar saygıdeğer komşularımız. Onu geç sabah asansörde bile
birbirine günaydın kelimesini ağzından çıkartmak için kerpeten ile pense bile
bir işe yaramıyor...
Biz eskiden çalardık komşumuzun kapısını gece yarısı bile olsa, bir derdimiz
oldu mu? Gündüz kahve içmeye gelirdi komşularımız zaman zaman... Harala gürele
bir hırsla çalışmazdık öyle üç tane arabamız, iki tane yazlığımız olsun diye...
Bir tane nohut oda bakla sofa evimizde kuru fasulye yer mutlu olurduk, bütün
gazlara rağmen...
Sevmek istiyoruz gerçekten komşularımızı... Apartman toplantısından
toplantısına görüşmesek, daha sık gelir gibi yapsanız bize, biz de size iadeli
taahhütlü geri bildirim ziyaretinde bulunsak... Hem siz sevap kazansanız hem de
biz... Çok ihtiyacımız illa ki olacak bu sevap biriktirmelere ahirette...
Dile kolay tam kırk yıl hatırı var bir acı kahvenin de acaba bir çay bardağı
zeytinyağının ya da sekiz on tane kesme şekerin veya fazla bir yarım ekmeğin
hatırı kaç yıl acaba? Kahve ile de kıyas kabul eder mi? Eder be niye etmesin
ki?
Bayramlarda seyranlarda hemen de yazlığınıza iltica etmeseniz... Birçoklarınız
emekli de olsanız,, çalışıyor da olsanız yine de müsait olursanız size
gelebilirdik... Tercih sizin tabi ki güneşi, denizi, yanmayı, güzel kızları ve
oğlanları da sevmeniz de bir mahsur yoktur... Bir daha ki bayrama da
kalmazsanız küseriz vallahi... Hiç olmazsa bir bayram gidin, ikinci bayramı ev
de geçirin. Biz sizin külünüze bile muhtacız da ''Biz de kül olmaz sigara da
içmiyoruz.'' diyemezsiniz... Çok eskiden atalarımızdan biri söylemiş o kül ve
muhtaçlık mecazi manada tabi hemen anlamışsınızdır...
Ne güzeldi oysa daha önce oturduğumuz apartman. Dört katlıydı sekiz aile,
herkes birbirini tanıyordu. Oysa şimdi insan ve daire sayısı da çoğaldı ancak,
katımızda ki üç komşumuz ile asansörde denk gelirse, bazen de bahçe de
karşılaşırsak selamlaşıyoruz. Çaya kahveye gitme gibi alışkanlıklarımız
tedavülden kalkmış. Beş senedir oturduğumuz apartmanlarda yüzünü daha
görmediğimiz komşularımız bile var. Allah'tan yüz görümlüğü filan da
istemiyorlar... Komşular müsait mi değil mi onları sevmemiz için bilemiyoruz...
Biz müsaitiz sevilmeye ve sevmeye... Hu komşular annemler müsaitseniz sizi
sevmek istiyor, hadi hep beraber kalkın bize gelin, ayaklarınız titremesin bir
zil ötenizdeyiz, sadece bir zil...