Ortak dram(5)
Hasan’ın lise yılları çok daha başarılıydı. Ama o yıllarda okumak çok zor olmasına karşın daha değerliydi. Çünkü okuma oranı çok düşüktü. Lise mezunları parmakla gösterilirdi. Helede üniversite hayal bile edilemezdi böyle küçük yerlerde.
Hasan sınıfta öğretmenin gözü kulağıydı adeta. Yoklamayı o yapardı. Sınıfı öğretmene hazırlardı. Bu durumu kıskananlarda yok değildi hani.
Hasan dersten çıkar tarlaya koşardı. Pancar söker,pamuk toplar. Ot bağlar. Yerleri tırmıklardı. Yusufun hem işine geliyordu. Hemde çalışsın istemiyordu. Ayrıca çevrede neden bu kadar sarı bu çocuk denmeye başlandı.
Hasan bir gün yine yoklama yaparken birisi ,buradayım yerine. Sana ne lan malağan dedi. Hasan yumruğunu sıktı. Dişlerini gıcırdattı. Yoklamaya devam etti ama nafile diğer bir çocukta. Sen urus musun?oğlum ,dedi. İşin gerçeği rengi değildi. Hasan yapılı ve çok yakışıklıydı. Eee üstüne üstlük birde başarılı.
Hasan arkadaşlar ben öğretmenin verdiği görevi yapıyorum dese de. Üstüne yürüdüler. Boğuşma esnasında Hasan’ın gömleği yırtıldı. Göz altıda kanamaya başladı. Araya girmediler fazla. Baktı olacağı yok. Sevda atıldı ileri. Açtı ağzını yumdu gözünü. Tabi etraftan oooo vb sesler yükseldi. Çünkü farkına varmadan Hasan’ın elinden tutmuştu.
İçten içe, uzaktan uzağa bir yakınlaşma isteğide yok değildi. Ama bahse konu yer aralık gibi küçücük bir yer. Bırakın elden tutmayı gizli baksan her nasılsa kulağına gelirdi. Birde abartarak. İki dakika bakışsan ;
Kız Hasan’la sevdayı gördüm anammm
Eee ne yapıyorlardı.
El ele tutuşmuşlar.
Hele
Ya uzanmış Hasan’ın dizine Hasan’da onun saçını okşuyor
Yemin et
Anam babam ölsün kü
İşte böyle bir ortamda tutmuştu elini. Hani utanmasa ikiside bırakmayacak ya.
Hemen çektiler ellerini. Hasan elini yüzünü yıkadı. Öğretmen eve gönderdi. Fürüze bu durumu görünce,yeri göğü inletti. Sinesine vura vura koştu. Kokladı ağladı. Hasan bir şey yok aba dedi. (Anne)Yusuf sese çıktı :
Nooolddu ee meenim baaalama dedi bağırarak.
Bir şey yok baba dedi Hasan. Sonra olanları anlattı. Fürüze ve Yusuf göz göze geldiler. Başlarını aşağıya eğdiler. Yusuf bir taşın üstüne oturdu tabakasını çıkardı. Tütünü sararken bir damla yaşın tabakaya aktığını farketti. Fürüze öptü öptü yanağından. Ne çok sevdiğini fark etti.
Şimdi Hasan’ın bir sevdiği daha vardı. Sevda. Sevdası. Ertesi gün okula giderken hep dua etti. Sevda tek başına yürüseydi. Teşekkür etseydi. Tabi amacı sevdayla konuşmaktı. İçi içini yedi. Derken gördü sevdayı. Kalbinin göğsünden fırlayacağını sandı. Hızlandıkça hızlandı. Bir kaç adım kalmışken hafiften sevda diyecekti kız ani dönüş yaptı kırtasiyeye. Bu sevda değildi. Göremediğine hem üzüldü hem sevindi. Ya sevda deseydi. Düşünemiyordu bile.
Devamı var. (Sabrınızdan dolayı teşekkür ederim)