Edebiyata merakınız ve de kalabalık bir aileniz varsa, nasıl okur nasıl
yazarsınız ki? Garibanlıktan ruhumuzu teslim edeceğiz neredeyse Rahmet-i
Rahman'a. Ev de altı tane çocuk, bir de doksan iki yaşında ki annem ile henüz
evlenme mutluluğuna erememiş halam, ayrıca dünya tatlısı karım. Eee, daha ne
olsun İsmail Allah'dan belanı mı istiyorsun? Bundan büyük mutluluk olur mu?
Benim edebiyat ile tanışmam ta ilkokul yıllarına kadar uzanır aslına
bakarsanız. Tabi ki o zaman yazdıklarım çocukça şeyler olsa da öğretmenlerim
ben de belli bir yetenek olduğunu ilkokulda ve sonrasında ortaokulda verdikleri
notlar ile bir bakıma keşfetmişler ve onaylamışlardır.
Yazmaya kalktığım zaman, gece veya gündüz, sağ olsun çocuklar sanki sözleşmiş
gibi hiç başımdan eksik olmazlar... Tam kalemi elime alırım, biri başlar ''Baba
benim ile oynasana.'' onu avuturum gönderirim öbürü gelir ''Baba dersime yardım
etsene.'' bırakırım işi gücü, dersi neyse anlatırım, öğretmeye çalışırım. Çocuk
altı tane olunca, biri bırakıp, biri başlar... Ev de bir cümbüş bir cümbüş,
sormayın gitsin... Bizim evde ki cümbüş Cennet Mahallesinde yok vallahi...
Böyle durumlarda en güzeli gece yazmak diye düşünülse de, ev de ufak bebeklerde
var... Ne akıllarla altı tane çocuk yaptıysak, şimdi ki aklım olsa bir tane
vallahi, bir tane yeterde artar bile... Gece tam yazarken bir başlar ufaklık
zırlar hadi konsantre olabilirsen ol... Zaten kıt kanaat geçiniyoruz. Hem işte
çalış gündüz, hem gece eve gel gazetelere, dergilere yazı yetiştirmeye çalış,
doğru düzgün de para verseler bari yüreğim yanmaz...
Makale, köşe yazısı yazmak da öyle kolay bir şey değil, şiir gibi ya da fıkra
gibi... Yazmadan önce kısa kısa araştırmalar yapmak da gerekiyor, haliyle bu da
zaman alıyor... Sonra da iş de gidip uyukluyorum. Arkadaşlarda takılıyor hep
''Ayakta uyuyorsun hem de otel parası vermiyorsun İsmail Abi.'' diye...
Şu çocuklar bir an önce büyüse de bir an önce evden pırrrr uçup gitseler ben de
rahata ersem diye düşünmeden de edemiyorum. İyi de İsmail altı tane çocuk
yaptın da evlendirdiğin çocuklarda sana benzeyip senin kadar çocuk yaparsa
yirmi beşi otuzu geçer torunların sayısı... Öyle kendi kendime sesli
düşünüyorum sadece... Bebelerin çikolata masrafına, bayramlarda ki harçlıklarına
bile yetişemem vallahi... Tüketici kredisi çeker öyle atlatırım bayramı da,
hadi birini atlattık bayramın, bayram sene de iki tane, bir de bunun yılbaşısı
var, ufaklıkların doğum günleri var... Batmışım ben batmış. Allah yardımcım
olsun benim en kısa zamanda...