Korkma...
Gel otur...
Korkma karanlıktan...
Benden başka kimse yok burda...
Kimsin bilmem...
Ama ben çağırdım seni...
Ateş yaktım, üşümezsin korkma...
Bak gökyüzüne, ay ve yıldızlar...
Ne de aydınlıklar...
Korkma karanlıktan...
Gel otur...
Misafir ol gönül soframa...
Bağdaş kur, yaslanıver şu ağaca...
Bak gözlerime...
Ne görüyorsun...
Ateşin içinde oturmuş, kendi gözlerinin içine baktığını mı...?
Peki...
Gerçek ne sence...?
Bana bakıp beni mi görmek...?
Yoksa bana bakıp kendini mi bulmak...?
Ya asıl gerçek şu yansımaysa...?
Ve yahut şu yansıma gerçeği doğuruyorsa...?
Ben de bilemedim...
Hem demez mi ki 'Taptuk Emre',
Bilen söylemez, söyleyen bilmez diye...
...
Kara bulutlar çöktü...
Ama korkma karanlıktan...
Sönmedi ay ve yıldız...
...
Fırtına öfkeli...
Ateş kızgın...
Kuşlar çoktan uyudu...
... 
Yağmur da başladı...
Ama korkma...
Gönül muhabbeti ile harlandı bu kor...
Sönmez bu ateş...
Ne yakar tenini...
Ne üşütür yüreğini...
...
Keşke tanısam seni...

Botanlı 
( Korkma Gel Otur... başlıklı yazı Botanlı tarafından 27.07.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu