Herkes bir yerlere kaçıyor ya bayramda, bizi de kovalayan olmamasına rağmen
biz de bir deniz havası alalım diye Mudanya sahillerine attık kendimizi
bayramın ikinci günü. Gittiğimiz yer her ne kadar Marmara Denizinin bir parçası
ise de, deniz denizdir. Suyun olduğu her yerde medeniyet diğer karasal yerlere
nazaran daha gelişmiş ve ileriye gitmiştir.
Arabamızı bir otoparka ücret karşılığı bıraktıktan sonra, çocuklar ve hanım
dördümüz el ele gönül gönüle deniz kenarında yürümeye başladık. Ne güzel sokak
köpekleri ve kedileri de insanlara alışmış, ne havlıyorlar ne de saldırıyorlar
insana...
Sahil kenarında, yüzlerce, içkili - içkisiz lokanta. Etrafımda ki insanları
alıcı gözler ile süzüyorum. Acaba diyorum kendi kendime ''Bura da bir şair dost
ile karşılaşır mıyız?'' ne de olsa bugüne bu gün İstanbul'dan, Ankara'dan tut
da, Şanlı Urfa'ya kadar her şehir de üyelerimiz var.
Deniz havası ve o güzelim lodos her zaman iyi gelmiştir bana. Yine beni yanıltmıyor
lodos kardeş, martılar ve balıklar. Denizin üstü ben diyeyim yüzlerce, siz
deyin binlerce martı ile dolu. Hemen aklıma Orhan Veli'nin şarkıda da geçen o
meşhur dizeleri geliyor. ''Başıma da konuyor konuyor aman martı kuşları.''
Benim başıma konmuyorlar ama hanım ve çocuklar ile ''Başımıza pislerler ise
önümüzde ki piyangocudan birer bilet alırız'' diye gülüşerek aramızda
konuşuyoruz.
Bir baştan bir başa sayısız seyyar satıcı ve çingeneler doluşmuş kordon boyuna.
Ortalık seyyar satıcıdan geçilmiyor; Simitçiler, koz helva satanlar, balon
satanlar, hediyelik eşya satıcıları, midye satanlar. Deyim yerinde ise, yok yok
yani ne ararsanız var. Kordon boyunda zorlukla yürüyoruz. Anlamışsınızdır
herhalde deniz müthiş dalgalı, arada kaçamıyoruz ve üstümüz başımız batıyor.
İki dakikada da kuruyor fazla dert etmiyoruz bunu kendimize...
Geçen geldiğimizde yollar bu kadar düzgün değildi. Demek ki Mudanya Belediyesi
geçen zaman zarfında bir şeyler yapmış bu güzelim Mudanya'ya. Bir çay
bahçesinde oturup soluklanıyoruz. Çay ve çekirdekler ile denizin o eşsiz dalga
senfonisini dinliyoruz...
Çoğu yerde ellerinde oltalar. Amcalar, genç kardeşler vira bismillah deyip
balık tutmaya çalışıyorlar. Artık balık mı tutuyorlar, yoksa balıkları mı
besliyorlar orası tam belli değil. Akıllı buranın balıkları akıllı, öyle kolay
kolay yakalanacak gibi görünmüyor keratalar, eee ne de olsa büyük şehir balığı
bunlar, fazla uyanık fazla uyanık...
Güzel bir iki üç saat geçiriyoruz bayramın ikinci günü Mudanya sahillerinde.
Streslerimizi rüzgâra doğru savurup Bursa'nın yolunu tutuyoruz.