Hele gülerken
Hissederdim soğukluğu
Öyle sert eserdi ki hazan
Her saç teli keskin birer kılıçtı
Aynı yerden bu kadar mı çok?
Vurulurdu insan
Nasıl mutsuz nasıl ümitsiz olurdum
Kırılır dallarım yapraklarım savrulur
Ağlardım
Mavi bir duman savrulurdu Toroslardan
Suyu yazın çekilen derenin
Yosun tutmuş taşlarının arasından
Kalbime benzeyen bir taş arardım
Serçeler gibi kayısı dallarında şakımak
Şu dikenler gibi dalında kurumak
Yada herhangi bir şey gibi
Boşluğunu doldurmak
Güzel miydi bilmem, bilemem
Sıradan olmak
Benim yüreğimde göklere muhtaç
Doyduğu toprağa benzerdi.
Alnında çizgiler, elleri nasır, dudakları çatlak.
Benim yüreğim,
Ucuz tütün saran adamlara benzerdi
Gönülde birikmiş ne varsa
Dudaklar ıslatır
Parmaklarla sarar
Sonra verilir ateşe
Usul usul yanardı
Uzaktan soluk alışını duyardım Erciyes'in
Gözlerimi bırakıp kaçmak isterdim
Sor derdi sor
Neydi ki akmadan terimi
Süzülmeden göz çukurlarımda,
Gözyaşlarımın donma sebebi