Soğuk Savaş diye bir kavram olduğuna
göre demek ki onun zıttı olan bir de Sıcak Savaş var. Savaş kelimesi bile
kulağa hiç hoş gelmiyor aslında... Onun karşılığı olan barış ise ne kadar naif
ve yumuşak bir kelime bana göre... Barışın sıcağı da yok, soğuğu da olmaz
zaten. ''En kötü barış en haklı savaştan daha iyidir.'' demiş ünlü Romalı
devlet adamı Çiçero... Savaşta her zaman kaybedenler fakir ve geri kalmış
ülkelerdir...
Soğuk Savaşta'da, Sıcak Savaşta'da fakir ülkeler donar kalırlar. Emperyalizm
denen illet, dünya üzerinden kalkmadıkça, zenginlerin daha zengin olmak için
hırsları dizginlenmez ise dünya üzerinde ne soğuk savaş ne de sıcak savaşlar
bitmez, bitmeyecektir...
Bir de kitaplara girmiş tanımı var tabi bu Soğuk Savaş denen illetin... ''Soğuk
Savaş İkinci Dünya Savaşı sonrası Sovyetler Birliği'nin başı çektiği Doğu Blok
ve ABD'nin başını çektiği NATO kuvvetleri ve diğerleri arasındaki jeopolitik
gerginlik durumudur. Tarihçiler zaman çizelgesi hakkında tam olarak bir fikir
birliği sağlayamamış olsa da Soğuk Savaş döneminin 1947 yılında Truman Doktrini
ile başladığı ve 1989 yılında Doğu Avrupa'da komünizm rejimlerinin ve 1991
yılında Sovyetler Birliği'nin çöküşü ile sona erdiği kabul edilir. Soğuk Savaş
olarak adlandırılmasının sebebi her iki tarafın da birbirlerine direkt olarak
savaş açmaması bunun yerine birbirlerini bölgesel olarak desteklediği vekalet
savaşları şeklinde olmasıdır.'' Tanımdan da anlaşılacağı gibi, her iki tarafın
maşaları devletler, kuklaları devlet adamları bu işi onlar adına
yürütüyorlar... Sadece yürütmekle de kalmıyorlar, onlardan silah satın
alıyorlar ve ülkelerinin zenginliklerini, sağlığa, eğitime, alt yapı
yatırımlarına harcayacaklarına böyle kısır döngülere girip, onların ekmeklerine
yağ sürüyorlar...
Silah Şirketlerinin patronları, üst düzey yöneticileri dünyada savaşların,
kargaşaların bitmesini haliyle hiç istemezler... Sürekli yeni yeni silah
teknolojileri geliştirerek, insanların daha çabuk ölmesi için didinip
dururlar... Soğuk Savaş süper güçler için soğuk, az gelişmiş ülkeler için gayet
sıcaktır, kullanıldıklarından. Çoğu zaman kullanıldıklarını anlayamazlar
bile... Yıllar önce iki Müslüman Ülke İran ve Irak anlamsızca birbirleri ile
savaştılar, sekiz yıl sürdü bu savaş. O sırada süper güçlerin ajanları, her iki
ülkeye de el altından silah satmaya devam ettiler. Kaybeden ise iki ülkenin de
halkıydı. Ağıtlar Arapça olsa da zafer çığlıkları İngilizce, Fransızca,
İbranice idi...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün savaş ile ilgili şu cümleleri gerçekten takdire
şayandır. ''Mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek
taraftarı değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Hakiki düşüncem şudur:
Ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı,
'ölmeyeceğiz' diye savaşa girebiliriz. Ancak, ulusun hayatı tehlikeye
girmedikçe, savaş bir cinayettir.''
Çocukların yürekleri donar, kadınların namusları, kişilikleri donar her
savaşta... Soğuk Savaş sömürülen ülkeleri dondururken, sömüren ülkeleri
alabildiğine ısıtır, adeta ateş topuna döndürür. Sonu gelmez bir satranç
oyunudur Soğuk Savaş... Hamleler inceden inceye düşünülüp, hesaplanır. Yeri ve
zamanı gelir kuklaların değiştirilmesi gerekir, kuklacılar tarafından. Bu da
öyle bir ustalıkla yapılır ki kuklaları kimin değiştirdiğini anlayamaz bile
oranın fakir ve mazlum halkı... Bütün iyi insanlar olarak savaşın her türlüsüne
karşı olmak da bir vicdan ve insanlık borcudur...