Bakkallar yavaş yavaş hayatımızdan çıkıyorlar. Ekonomik gelişmeye kurban
gittiler, kapitalizmin çarkları onları da öğüttü... Oysa ne güzeldi seksenli
doksanlı yıllarda ve hatta daha öncesi yetmişli yıllarda, mahalle bakkalları...
Erken açılırdı bakkallar. Saat altı altı buçuk dedi mi, bakkallar faaliyete
geçerdi. Şimdiki büyük marketler gibi saat dokuzu, onu beklemezlerdi... Sabah
erkenden okula gidecek öğrenciler, işe gidecek memur ve işçiler bakkallar
sayesinde erken kahvaltı ederler, sonra yola koyulurlardı...
Veresiye defteri kavramı bakkallar ile hayatımıza girmişti. Çoğu zaman ay
sonunu zor getiren memur ve işçiler, bir ay boyunca aldıklarını o veresiye
defterine yazdırırlar, sonra da ay sonunda maaş alınca ödeme yaparlardı...
Eski devirde kredi kartı kullanılmazdı bakkallarda... Al gülüm ver gülüm
sistemi her zaman geçerli bir sistemdi... Mahallenin bebesinden, gencine, orta
yaşlısından, ihtiyarlarına kadar herkesleri tanır, alışverişe gelenlere hal
hatır sormadan geçmezlerdi bakkallar...
Mahallede bir hasta varsa ya da birinin kızı oğlu evlendiyse, sünnet olduysa,
birisinin başka bir şehre tayini çıktıysa, her şeyden haberleri olurdu bakkal
ağabeylerimizin. Çoğu zaman o küçücük sevgi dolu dükkanlarda ailecek
çalışılırdı. Baba, anne, oğlan, kız, artık kimin boş zamanı olursa sırayla
dururlardı bakkalda... Burada yıllar önce yazdığım bir şiiri de paylaşayım
sizin ile...
Bakkal Amca
Ne güzeldi eskiden,
Mahalle bakkalımız vardı.
Hepimizi tanır,
Derdimiz ile dertlenirdi.
Kim evlenir,kim sünnet olur,
Kimin kızını isterler,
Her bir şeyi bilirdi.
Veresiye defterimiz sicildi.
Visa kartı hak getire...
Şimdi,birer birer eksiliyor,
Mahallemizin bakkal amcaları.
Cüzdanımıza takıldı,
Süpermarket kancaları.
Bir gördüğün kasiyeri,
Ertesi gün göremezsin.
Kimse ile sohbet bile edemezsin.
Kafan karışır,aklın şaşar,
Bir iki şey alacakken,
Bakmışsın sepet dolmuş.
Paran varmış yokmuş,
Kimin umurunda.
Varsa ne ala,
Yoksa dayarsın visa'yı.
Ay sonunda ekstre gelince,
Şaşırırsın pusulayı.
Ah bakkal amca ah!
Bu kadar erken,
Çıkmasaydın hayatımızdan.
Hala bakar dururuz arkanızdan...
Ahmet ZEYTİNCİ - 2009
Zaman zaman anne ve babasının alışverişe gönderdiği çocuklara sakız, ufak
çikolatalar vermeyi ihmal etmezlerdi. Bazen bir sakız para üstü olur, tanıyan
müşterilerde hiç itiraz etmezlerdi... Bir bakkalda vitrinine çok manidar bir
yazı yazmış aynen şöyle ... ''Yarın bir gün paran kalmadığında sana bir ekmeği
ne A-101, Ne ŞOK, ne de BİM verir. Verirse yine mahalle bakkalı verir.'' Bir
zaman sonra belki tamamen kaybolacak bakkallar ve bakkallık mesleği, yine de
hatıralarımızda buruk bir tat ile hep hatırlayacağız bakkal amcaları ...