16 Yaşında
Ah bir 18 yaşına gelsem diye hayaller kuruyordu. O yaşa gelince haliyle reşit
olacaktı ve şans oyunlarına harala gürele dalış yapacaktı. Kendinden bir iki üç
yaş büyük arkadaşları gözünün önünde şans oyunlarına paralar yatırıyorlar ve
ufak tefek de olsa amorti cinsinden bir miktar parayı ceplerine koyuyorlardı...
18 Yaşında
Nihayet 18 yaşına girip reşit olmuştu. Artık, arkadaşlarının oynarken kendinin
baka kaldığı şans oyunlarını o da oynayabilecekti... Öyle ya bu ülke de hemen
hemen her gün şans oyunu oynanıyordu, o da nasiplenirdi bundan az ya da çok...
Önce beş tane sayısal loto kuponu doldurdu... O arada hayaller kurmayı da ihmal
etmiyordu... Bir yakalasa üç beş milyonu, bütün akrabalarına önce ev sonra da
birer araba alacaktı... Sonra yakın arkadaşlarını da unutmayacak, onlara da
adam başı onar bin lira veririm diye düşünüyordu... Loto tutmayınca seri bir
onluk milli piyango bileti aldı, belki de ona çıkacaktı... Sonrası iki tane
amorti ve giden paralar... At Yarışı denemeli dedi ve oraya da el attı...
Beşinci ayakta yatıp yine kaderine razı oldu ister istemez...
29 Yaşında
Yaşı ilerlemiş ve az da olsa olgunlaşmıştı... Beraber olduğu kız arkadaşı ile
evlilik yolunda adımlar atmaya hazırdı... Evlilik içinde bir dolu para
lazımdı... Ev eşyası, düğün, balayı, masraflar diz boyuydu... On bir senedir
şans oyunlarında şansını zorluyordu arkadaşımız, ancak bir arpa boyu da yol
alamamıştı... Amortilerin adeta abonesi olmasına rağmen, kazandıkları dişe dokunur
şeyler değildi...
38 Yaşında
Sevdiği kız ile borç harç içinde evlenmiş ve üç tane de dünya tatlısı çocukları
olmuştu. Maddi açıdan bekarlık günlerini bayağı özlüyordu... O zaman geçinmek
biraz daha kolaydı sanki diye hep içinden geçirirdi... Yine şans oyunlarında
kupon doldurmayı bırakmamıştı bir türlü... Hayallerinin ise bir sınırı yoktu.
Kupon doldurduktan sonra yatağa yattı mı rezidanslar satın alıyor, kendi
kendine tekstil fabrikaları kuruyor, önüne gelen her arkadaşına yardım
düşüncesini hep aklından geçiriyordu... Tabi o kadar sene geçtikten sonra şans
oyunlarının dağıttığı ikramiye miktarları da devleşmişti... Her gün üç beş tane
kuponu dolduruyor, beklemeye yatıyordu...
51 Yaşında
İyice yaşı ilerlemiş, çocuklarını da epeyce büyütmüştü. Yine de şans oyunları
son sürat gidiyordu... Zaman zaman at yarışı oynuyor, tutmadı mı da küfrü
basıyordu hem atlara hem de jokeylere. O bitiyor şans topu oynuyor, o da
tutmuyor beş altı tane iddia kuponu yapıyor, sonra ondan da havasını
alıyordu... Otuz seneden fazladır şans oyunlarında para avcılığı yapıyor ama
bir türlü büyük ikramiyeye yaklaşamıyordu... Üç beş teselli ikramiyesi ile
kendini kandırıyor, yine de ''Bu sefer ben de bu sefer ben de'' demekten
kendini alamıyordu...
59 Yaşında
Yaşı ilerlediğinden, artık yavaş yavaş büyük ikramiyeden ümidini kesmeye
başlamıştı... Ama yine de her hafta onlarca kupon dolduruyordu. ''Umut fakirin
ekmeği'' demişler ya, ya çıkarsa diye de beylik bir laf vardı nasılsa... Belli
mi olur? Neredeyse kazandığının dörtte biri şans oyunlarına gidiyordu. Nasıl
olsa büyük ikramiyeyi yakaladığım zaman verdiklerimin hepsini geri alırım diye
düşünmeden kendini alamıyordu...
67 Yaşında
Yaşı epeyce ilerlemiş ve emekli olmuştu... Çocuklarını okutmuş meslek sahibi
yapmış ve evlendirmişti. Üç tane torun, dede dede diye çevresinde
dolanıyordu... Hoşuna gidiyordu dedelik... Artık şans oyunlarında ümidini
kesmiş, iyice azaltmıştı kupon doldurmayı... Haftada bir iki kere bazı
oyunlardan tek kupon dolduruyor, sonuçlarına da bir kaç gün sonra ancak
bakıyordu... Bir ömür, dünya kadar para vermişti şans oyunlarına... Durup durup
''Bu teşkilatların bana plaket vermesi heykelimi dikmesi lazım.'' diye aklından
geçirip duruyordu...
74 Yaşında
İyice yaşlanmıştı artık. Romatizmaları, siyatikler, böbrek ve kalp
rahatsızlıkları hiç eksik olmuyordu başından. Yine de yataklara düşecek kadar
hasta değildi... Şans oyunlarından iyice soğumuş ve o hızlı zamanlarında ki
kupon doldurma eylemi çok azalmıştı... Sadece haftada bir gün bir iki kolon
oynuyordu... Yakın arkadaşları ''Bu saatten sonra ne yapacaksın sen Halim Bey
parayı?'' diye sorunca ''Bilmem belki çok merkezi yerde çok lüks bir tuvalet
yaptırır bu yaştan sonra gelen, gelecek paranın da zenginliğinde içine
....çarım.'' diye cevap veriyordu...