SEN ŞİMDİ GELİN Mİ OLDUN?
BÖLÜM:5
Yerde yatan yeni yeni ayılan anama sen nasıl kız yetiştirdin bu rezilliğin
hesabını vereceksin kadın diye bağırıyordu.. ayağıyla anamı itekledi. Sultan
abla anamı kaldırmaya çalışıyordu...her kes olduğu yere mıh gibi çakılmıştı...
--- nerede o... neredesin ..kızz.. çık karşıma...
Bir deli cesareti gelmişti bu gece bana..
*** buradayım... karşında
Babama doğru iki adım attım...
Kolumdan tutuğu gibi yere fırlattı beni... tam tekmelemek üzereydi ki.. hacer
abla yetişti önüne gerildi...
--- Allahını seversen yapma.. hem şimdi o artık gelin sayılır.. sahipli artık
kıracaksın orasını burasını haftaya düğünü var adam bide vaz geçer paralarında
uçar havaya... gözünü sevem vurma...
Bir an durakladı...
--- kaldır şu edepsizi gözümün önünden anasınıda onuda götürün evine... bir
hafta gözüme gözükmesin .. sonrada toplasın pılısını pırtısını defolup koca
evine gitsin...
Hacer ablam beni ,sultan ablam annemi aldı... odadan dışarı çıkardı .. dış
kapıdan çıkıp eve gidiyorduk... cabbar abim merdivenlere oturmuş başını
ellerinin arasına almış kara kara düşünüyordu...
---- hayrola cabbar ne düşünüyorsun..
--- anaa yanlış bu iş... anaaa çok yanlış bu iş.... meryem daha çocuk anaa..
ondan karı mı olur.. günah be anaa..günah
Hepimiz merdivenlere çömeldik .. anam ağlıyordu,, sultan ablada ağlıyordu..
hacer ablam dik durmaya çalışıyordu güya güçlü kalmak zorunda hissediyordu
kendini...
--- iyide oğul töre bu... 9 yaşını geçen her kız evlenebilir diyor töre... hadi
onuda geçtik.. baban oğul baban kesti attı lafı.. verdi.. daha bundan sonra
dönüş yok.. meryem de bir susup oturmadı ki zorla kendini ateşe attı...
--eh be ana sanki fatma olsa kerime olsa, ayşe olsa farklı olacak .... hepsi
can da bu daha çok küçük be ana
Eliyle başımı okşadı... cabbar abim her zaman yufka yürekliydi onun kocaman
sevgi dolu bir kalbi vardı... sanki babamın oğlu değildi...
Aya kalktı yüzünü bize döndü..
--- ben bu işe bir çare bulacağım... göz göre göre bu çocuğu yakamam....
--- eh be oğul ehh babanı bilemez gibisin ... hepimizi kırar geçirirde gene verir
o herife bu kızı....
--- git kınalı kuzum git sen okuluna hem babamın gözünden uzak olursun...
Evimize girdiğimizde anam daha tutamıyordu kendini salonun ortasına oturdu..
bağıra bağıra ağlamaya başladı... kendinde değildi sanki.. canı yanıyordu ,
bağrı dağlanıyor du... kuzusuna meleyen koyunlar gibi meliyordu....
--- kuzum.. kadersiz kuzum...
Yine ağlıyordu...
Kapı açıldı... gelen sultan ablamdı..
--- hanife abla.. reşat beyin emri var..kız okula gitmeyecekmiş.. bu gün kızların
sandıklarını açıp ona çeyiz hazırlıyacakmışız...baksınlar eksik bir şey olmasın bana
laf getirmeyin dedi..
--- Allah belasını versin onun...
Anamdan ilk kez böyle bir söz duyuyordum...anam dini bütün bir kadındı beddua dan
uzak durur sözlerine hep dikkat ederdi..nasıl içi acıyorsa kocasına beddua
ediyordu..
--- abla kalk biz hazırlayalım delirtmeyelim şunu bakarsın cabbar bir yol bulur
o zamana kadar ne derse yapalım...yeter ki size zarar vermesin..
Anam doğrul yerinden söylene söylene sandık odasına geçti.. sultan ablada
peşinden ... okula gitmeliydim babama rağmen kalktım giyindim sırtıma çantamı
vurdum... sandık odasının kapısından anama seslendim..
*** ben gidiyorum ana elvanı da alıp okula gidiyorum...
--etme kızım gitme ....
*** gideceğim ana değme bana sen hazırla ne hazırlanacaksa.. ama bil ki ölürüm de
ben o adama varmam...
--- deme kuzum şöyle bide evlat acısı yaşatma bana.. tamam git sorarsa evde
deriz.. ona gözükmeden çık sen... aman kuzum erkenden de dön...
--sen şimdi gelin mi oluyorsun...
*** he..oluyormuşum...
---ya biz daha çocuğuz .....hayvan bunlar .. acımasız hayvanlar...
** şştt henüz olmadım olamayacağımda ağlama artık..
--- sen nasıl bu kadar sakinsin meryem..
*** bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa... ben o adamın karısı
olmayacağım....karısı bile derken midem bulanıyor.. hadi sende ağlama .. okula
gidelim....hiç bir şey olmamış gibi davran...
Elvan yüzümüze bakıyordu..
--- aba... sen gelin olursan bende yanında gelirim.. bırakmam ben seni...
Okulun kapısından girer girmez..kızlar etrafımı sardı...hepsi doğrumu doğrumu
meryem diye soruyorlardı..
*** doğru.....
İçlerinden biri..
--- anam dedi ki bu köyün en küçük gelini sen olacakmışsın.. senden önce bide
zeynep gelin varmıştı... oda evlendiğinde 12 yaşındaymış.. sonra....
Sustu sonra dedi ve sustu..
*** susma söyle sonra....
---evlendiği gece... gerdek odasında asmış kendini....
İçim irkilmişti gözümün önüne geldi... beyaz gelinlik içinde ip de sallanan kız
çocuğu...ve hala bundan ders almamış ana ve babalar... töre töre diye diye
katil olup böbürlenerek evladını satan ana ve babalar...
*** hadi kötü şeyleri bırakalım... öğretmen gelmek üzere yerlerinize...
--- meryem topla kızım çantanı baban kapıda seni bekliyor...
Babam deyince ilik ve kemiklerim sanki sızlıyordu... deme ki fark etmişti
yokluğumu yada okula gelirken biri görüp yetiştirmişti...
Cantamı topladım... hırkamı giydim...istemeye istemeye kapıya yöneldim elvan
arkamdan sesleniyordu..
*** sen kal kuzum dersinden kalma akşam hafize getirir seni...
** ben gitmek istemiyorum.. derse gireceğim... bırak beni...
--- yürüüü......... elimde kalacaksın hemen eve gidiyorsun okul işi bitti...
Daha fazla tutamamıştım pervazı elim pervazdan sıyrıldı... okulun kapısına
kadar sürüye sürüye çıkardı.. beni...
Sesimi duyan öğretmende çıkmıştı dışarı...
--- reşat bey bu yaptığınız suç....
---cesaretin varsa şikayet et suçsa et şikayet ..hadi ... ne duruyorsun..
çocuk benim istediğimi yaparım....
Ben gelin oluyordum....
BÖLÜM:6
Ev hapsinde geçen 4 gün ve bitip tükenmek bilmeyen düğün hazırlıkları... alış
verişler... göz yaşları isyanlar ve hepsi boşunaydı.. cabar abim de dahil hiç
kimse artık benim derdime çare değildi.. ok yaydan bir kere çıkmıştı... ne
öğretmenim şikayet edebildi nede başka kimse.. buradaki kanunları sanki başka
bir el yazıyordu.. her kes her şeyi biliyor ama kimse bir şey yapmak için
kılını kıpırdatmıyordu.. herkes kendi hayatından korkuyordu.. güçlünün hükmü
geçiyordu bizim köyde.. başına gelecekleri düşünmekten kimse rahatının
bozulmasını göze alamıyordu... çoğu insan olan biten yanlışlıkların farkında
olmasına rağmen sadece yazık diyor üzülüyor 3 gün sonrada durumu kabullenip
unutup gidiyordu.. hani bir yazarın kitabı vardı kadının adı yok işte burada
öyleydi.. kadının adı yoktu.. kadın burada maldan sonra gelen her hangi bir
eşyadan farksızdı.. o televizyonda gösterilen hayatlar o kadınların iş güç
sahibi oluşu kendi hayatlarına hükmedişi ve özgürlüğü burada işe yaramıyordu...
burada töre ne diyorsa para ne diyorsa güçlü ne diyorsa oydu... hani o bizleri
koruyan gözeten kanunlar var ya sadece kağıt üstünde yazılıydı.. arkası
aranmayan sorulmayan oluruna bırakılan kanunlar... kanunları yapmak mesele
değildi onun işlemesini sağlamak onun işleyip işlemediğini kontrol etmekti
mesele.... yıllardır süre gelen kadının köleliği bu köyde aynen sürüp
gidiyordu..
Hafta sonu gelmişti... bu gün cumartesiydi ve bizim evlerin ortasındaki avlu
benim kına gecem için hazırlanıyordu... aslında bu kına değil benim
cenazemdi... bu gece bu evde son gecemdi... ellerime kınalar yakmaya kimse
hevesli değildi evde ama herkes bunu yapmak zorunluluğu hissediyordu .. yarın
bir alay gelecek davullar çalınacak.. ben o beyaz ata binecek ve baba evinden
koca evine doğru yola çıkacaktım...
Kırmızı bir bindallıyı andıran işlemi bir elbise getirdi kuma larım... ne kadar
acıdır ki aynı kaderi paylaştığım bu kadınlar belkide için için beni kıskanıyor
belkide acıyordu... babam anama kızgın olduğu için hacer ablanın evinde
hazırlıyorlardı beni.. üstüme o elbiseyi giymemek için çok direndim... ama
nafileydi.. kırmızı kefen biçilmişti bir kere bana... iki yol vardı önümde ya
kuzu kuzu bu elbiseyi giyip bu düğünde gelin olacaktım.. yada kaçıp
gidecektim...aslında bir ihtimal daha vardı zeynep gibi kendimi bu dünyadan yok
etmek... ama bu ihtimal en son ihtimalde buna anam dayanamazdı... bu kadar
çileyi çekmiş bir kadına birde bunu yüklemek insafsızlıktı... kafamda bir plan
yaptım... aslında bunu bir kaç gündür planlıyordum... beni giydirip
hazırlamışlar yüzüme kırmızı tülü örtmüşlerdi odada öylece oturuyor dışarıda
kadınların toplanmasını bekliyordum ... elvan geldi yanıma..
--- aba sen şimdi GELİN mi ? oldun...
*** olmadım abam .. olmayacağım da... bak sana ne diyeceğim git anana de seni
meryem ablam çağırıyor de... sen kapıda geleni gideni gözle sultan abla benim
yanıma gelsin ona bir şey diyeceğim...
5 dakika sonra sultan abla geldi..
Başımdaki tülü çektim aldım...
*** abla bana yardım et gözünü seveyim yardım et son şansım bu..
----Ne diyorsun ablam sen ne şansı...
** benim kaçmam lazım abla..
--- nereye kaçacaksın ..nereye gidebilirsin ki... bulurlar ablam..
** abla denemem lazım kuzu gibi her şeye razı olamam.. hiç değilse
denemeliyim.. ne olur abla bana yardım et bunu senden başka kimseden
isteyemem.. beni o emin ağaya yem etme abla..
Sarıldım sultan ablama ağlıyordum...
--- ah be kuzum ahh ... söyle ne istiyorsan yapacağım...
*** abla şimdi ben soyunacağım.. bu üstümdekileri.. elvana giyindirecez. Başını da
bu tülle örtüp buraya oturtcaz.. kimseyle konuşmayacak ta ki... kına yakılana
kadar .. onu avluya sen götüreceksin kına töreni yapılıp yüzü açılana kadar
kimse elvan olduğunu bilmeyecek.. o arada ben zaman kazanacağım herkes
avludayken ben evin arkasından.. ana yola doğru koşacağım... biliyorum karanlık
ve çok uzak... bir fener üst baş azda para sakladım anam verdi koca evinde
lazım olur elinde bulunsun diye bir kaç saatlik yolum var onlar fark etmeden
ana yola çıkarsam oradan geçen bir arabayla şehre ine bilirim...
** bilmiyorum abla ... kime sığınırım ne yaparım bilmiyorum .. bir parkta
yatarım belki.. yada polise giderim anlatırım başıma gelenleri elbet bana sahip
çıkarlar...ne olur abla burada böyle her şeyi kabullenip o adamın karısı olmayı
istemiyorum ..
--- cabbarlamı konuşsak.. belki o yardım eder...
*** etse ederdi abla şimdiye kadar benim için ne kadar üzülse de babamdan
korkuyor ... o da bir şey yapamaz artık... .. sen benimde haberim yoktu elvanı
kandırmış onu giydirip oturtmuş.. kaçmış de ne kadar suç varsa at üstüme ben
her şeyi göze alıyorum artık....
--bu işin sonu kötü ya .. ama bu vicdan azabıyla da yaşayamam ben yarın öbür gün
kızlarımın başına da gelecek bu adı batasıca töre... tamam ablam hadi soyun..
Kapıya gitti elvanı içeri çağırdı.. planımızı anlatık ona tembih ettik sakın
konuşma diye... soyundukları mı ona giydirdi ablam yüzünü de örtüp sedire
oturtuk..
*** abla eteğinin altına bir minder koy çok küçük duruyor az benim gibi
dursun..
--tamam kuzum hadi sen oyalanma ..
Ablama sımsıkı sarıldım... eğildi öptü kokladı beni..
--- yolun açık olsun inşallah başarırsın... Allah yardımcımız olsun...
** sağ ol ablam... hakkını helal et..
--helal olsun meryemim helal olsun...
--- buradan çıkamazsın.. şu arka tarafa bakan camdan atla.. Çimene doğru atla
fazla yüksek değil zaten.. sen alışıksın ağaçlara tırmanıp atlayıp zıplamaya..
Camı açtık.. son kez baktım onlara...
*** kendinize iyi bakın
Deyip attım kendimi çimenler ... ağaçların altına sakladığım boğça mı kaptığım
gibi koşmaya başladım.. ne kadar hızlı koşarsam bu hayattan sanki o kadar çabuk
kurtulacaktım... evden epeyce uzaklaştıktan sonra bir ağacın altında üstümü
başımı değiştim... elime feneri aldım paralarımı cebime koydum bir elime de
ayakkabılarımı aldım yalın ayak daha hızlı koşuyordum... ne kadar koştum
bilmiyorum soluksuz kalıncaya kadar koştum koştum koştum .. çakallar uluyordu..
ama ben korkmuyordum esas korkunun arkamda kaldığını biliyordum hiç bir hayvan
onun verdiği kadar zarar veremezdi bana... bir ağaca yaslandım bir kaç kez
derin derin soludum... ana yola ne kadar vardı bilmiyordum doğru yolda mıyım
ondanda emin değildim her yer zifiri karanlıktı ve her yer bir birine
benziyordu... az çok evde olanları tahmin edebiliyordum...şimdi kına yakılmış
ve tülü en son kumam kaldırmıştır... acaba ilk önce kim anladı.. ortalık
kıyamet yerine dönmüştür kesin babam kükrüyor dur şu an beni öldürmeye yeminler
ediyordur... hele eminin o salyaları sızan yüzünü görmek isterdim... elinden
kaçırdığı kuşa yanıyordur şimdi... inşallah elvana ve sultan ablama zarar
vermezler... inanırlar haberi olmadığına...
Bir türlü ana yola ulaşamamıştım... korkuyordum ama karanlıktan değil ... beni
bulmalarından işte o zaman gerçekten sonum gelmiş olurdu.. ölmekten beter
ederlerdi beni... ayaklarıma dikenler batmış taşlar kesmişti.. ama canımın
yandığını hissetmiyordum bile... bir süre daha koştum o şekilde sonra yol çıktı
karşıma.. sonunda ulaşmıştım yolla... asfaltın kenarına oturdum... şimdi tek
duam helal süt emmiş birinin bu saate buradan geçip bana acıyıp arabasına
almasıydı....
Sultan ablam git saklan demişti
ama ben yapmadım .. eninde sonunda bu olanlarla yüzleşmek zorunda kalacaktım..
ne olacaksa olsun artık ,nasılsa ben artık ölü sayılırdım.. haftaya gelin
olacağımı düşündükce...deliye dönüyordum... 52 yaşında bir adamın 4. karısı
meryem... ihrenç tiksindirici bir durumdu.. ben şimdi ... anam gibi sultan
ablam gibi hacer ablam gibi bu kader deyip boyun mu eğecek tim...eğmeyecektim
bundan kötüsü zaten daha ne olabilirdi bir canım vardı.. böyle yaşamaktansa oda
olmayı versin.....
hacer abla oğluna seslendi..
---hadi hayriye abla sizde gidin
yatın... sabah ola hayrola üzülmeyin artık...
Yerimden kalktım ..başımı
olabildiğince dik tutup
------görün bak ben sizin gibi
olmayacağım...abim bulamaz ise bir yol mutlaka ben bulacağım...o adamın karısı
olmaktan sa ölürüm daha iyi....yarın kalkıp okuluma gideceğim....
O gece bizim evde kimse
uyumadı... yattık ama uyumadık... ben olayın daha farkında bile değildim .. bu
bir kabustu sanki uyanacaktım geçecek ti.. ama tabi ki öyle olmadı .. ne uyudum
ne geçti... sabah yataktan kalmak gelmiyordu içimden.. bütün gün yatağa
gömülmek yemeden içmeden yatmak istiyordum .. her yanım feci şekilde acıyordu..
sol yanım zaten mosmordu...anam geldi baş ucuma sonra sokuldu yanıma...
saçlarımı okşadı sonrada sımsıkı sardı beni...kokumu içine çekti..
Fırladım sokağa elvanı da aldım
yanıma okulun yolunu tutum....yolda hafize olanları duymuş ki bizi bekliyordu
yüzün de ağlamak lı bir hal vardı beni görür görmez boynuma sarıldı başladı
ağlamaya....
*** hadi boş konuşmayın okula
gidiyoruz ders zili çalacak...
O gün bana acıyan bakışlar
altında bir gün geçirdim bütün arkadaşlarım sanki ölecekmişim de son günlerimiz
gibi bana iyi davranıyor ellerinde ne yiyip içiyorlarsa benimle
paylaşıyorlardı... 3 dersin ortasındaydık.. bir çocuk geldi... öğretmeni
dışarıya çağırdı ziyaretçiniz var dedi.. sınıfın kapısında öğretmen sanki
biriyle tartışıyormuşcasına bağıra çağıra konuşuyordu.. ama hiç birimiz kapıyı
açıp bakamıyorduk.. aradan 10 dakika geçti.. öğretmenimizin yüzü asık ...
sınıfa girdi... başıma geldi dikildi..
--- abaaa bende geleyim..
Kapıdan çıktığımda ellerini
arkasında birleştirmiş... her an parlamaya hazır bekliyordu... bileğimden
tutu.. bir elim sınıfın kapısını tutuyordu..
İşte
o an anlamıştım durumun ciddiyetini... bu bir oyun değildi rüya da değildi.. bu
ölümle düğün dansıydı...
SEN ŞİMDİ
GELİN Mİ OLDUN?
** kapat
kapıyı sultan abla..
---
buraya kadar hadi başardın.. hadi yakalanmadan şehre indin... ee güzel kuzum...
o saate o yaban elinde kız başına bu yaşta ne kadar nereye gidersin nereye
saklanırsın.. çakaldan kaçarken köpeklere yem olursun.. kimin yanına
gideceksin..
Ablam kapıdan başını uzattı kolaçan etti etrafı..
silgisizce