Kışa girmek üzere olduğumuz şu
günlerde Pastırma Yazı da bitmek üzere... Havalar illa ki soğuyacak. Peşinden
yağmur ve kar geliyor... Pastırma Yazı içimizi ısıtsa da, bu fiyatlara pastırma
yemek artık hayal oluyor gibi... Sonbaharın son demleri yaşanıyor. Sonrasında
kar, bora, fırtına, yağmur her ne ararsan var derde devadan gayrı...
Tamam anladık Pastırma Yazı bitti bitecek de ha bir de bundan sonra sucuklu
yumurta yazı olmaz mı? Ne olur olsa sanki, gitmese yaz. Gitmese dediğime
bakmayın, aslında her mevsimin kendine has güzelliği var. Hele de kış bizim
mesleğimiz için, kar demek, kâr demek para demek. Ayaklar ıslandı mı, kar suyu
girdi mi ayaklara illa ki bir kısmı da tıpış tıpış bana gelecek o üşüyen
ayakların, hem de hızlı bir şekilde... Ayakkabıcıyız vesselam...
Kış geldi mi gariplere, fakirlere de masraf kapıları ardına kadar açılıyor
haliyle... Odundu, kömürdü, doğal gazdı, çocukların okul masrafları, bitmez hiç
bir şey. İcabında yazın bir gömlek bir de keten ayakkabı ile aylarca idare
edersiniz, oysa ki kış öyle mi?
Eve kapan, apartmanda da iyi, hatırlı komşuların varsa ara sıra onlara kahve
içmeye git ara sırada kestane kebap yapın beraber... Köyde isen ya da belde de
isen de bir oda da sobanın başına geçsin herkes, ders çalışsın kimisi, bazısı
örgü örsün, kimisi de televizyon seyretsin ya da radyo dinlesin hayat da akıp
gitsin kendi ekseninde...
Ahhh şu yaz meyveleri, şeftaliler, kayısılar hele hele karpuz ve kavunlar bir
de dondurmalar tabi, nasıl vazgeçiyoruz hepsinden... Amaaan sıkmayın canınızı
bu kış da biter, pastırma yazı da geçmiş olsun, kış gelsin bakalım, geldiği
gibi de gider... Sonrasında bahar ayları, hani o gönül yaylarının da azbuçuk
gevşediği zamanlar mart, nisan, mayıs... Kışın tıkılıp evlere dizi dizi
incileri izlemekten başka ne yapar ki insan? Kar yağsın hele, kardan adam
yaparsınız, birbirinize kartopu atarsınız. Kardan adamın burnuna havuç takmayı,
gözlerine de iki küçük kömür oturtmayı sakın unutmayın, küser sonra kardan
adamlar ya da kardan kadınlar diyeyim size...