HAYIR DİYEMEDİM (1.Bölüm)
Çıkış zilinin çalmasıyla coşkulu ve heyecanlı
bir şekilde kendi aralarında konuşarak daha önce planladıkları halısaha maçı
için yola koyulurlar.
Ahmet - Beyler bu sefer düzgün oynayalım
Hakan - Bu seferde kaybetmesek bari…
Enes - Aga adamlar zor rakip kabüllenmek
gerek
Yunus - Oooo biz şimdiden kaybettik desenize
Kamil - Oğlum saçmalama ne kaybetmesi
Yunus - Baksana adam kabullenmiş yenilmeyi
Enes - Ya aga ben öğlemi dedim
Fırat - Abartmayın rakip güçlü dedi yalanda
değil hani
Hakan - Yok yok bunlar yenilmeye meyilli
- Sizde oynayın tutanmı var arkadaş
Yunus - Abiciğim bizimkiler illa çalım yapcakya
Osman - Oda doğru pas verme dertleri yok ki
adamların
Fırat - Bize diyenlere bak
- Biz amatör bunlar profosyonel sanki
Ahmet - Tamam beyler bırakın birbirinizi suçlamayı
Yunus - Ama yalan mı abiciğim
Osman - Ya bırak Allah aşkına bide yalan mı diyor
Olduğu yerde duran
Ahmet yüzünü arkadaşlarına doğru dönüp elindeki topu yere bir kez vurup
tuttuktan sonra,
Ahmet - Takım olarak oynarsak maçı alabiliriz.
- Ve tabii ki birazda gayret edeceğiz.
Yeniden yürümeye başlar
fakat daha ilk adımda
Kamil - Durun
durun biraz (telaşlı bir şekilde)
Hakan - Noldu Kamil hayırdır?
Kamil - Bakın bakın şurada biri yere düştü (eliyle sağ taraftaki ara sokağı göstererek)
Enes - Aga boşverin kafayı çekmiştir.
Osman - Hemen de bildi (alaylı tavırla)
Herkeste
kısa süreli gülme
Ahmet - Beyler ben bi bakalım derim
Yunus - Sarhoşta
olsa yardıma ihtiyacı olabilir
Fırat - Ne
duruyoruz o zaman
Hep
birlikte o tarafa doğru yönelirler.
Vardıklarında
ise karşılaştıkları manzara tek kelimeyle dehşettir.
Yerdeki genç
bilinçsizce kendi kendine acı içinde bağırıyor her ne kadar dedikleri
anlaşılmasa da kendincek bir şeyler söylemeye çalışıyor. Ama en vahim olanı ise
kendi vücudunu parçalamak istercesine tırnaklarıyla vücudunu yaralayıp
durmasıydı. Adeta kafese kapatılmış yabani hayvan gibiydi.
Osman - Bu ne böyle şimdi
Kami - Bende anlamadım ki zombi gibi…
Yunus - O dediğin filmlerde olur. Abiciğim
Ahmet - Öğrenciymiş baksanıza yazık
O esnada yerdeki genç
onlara doğru yüzünü döner.
Hakan - İyide bu bizim Erdem
Kamil - Erdem’mi?
Yunus - Evet ya Erdem bu
Ahmet - Beyler siz tanıyormusunuz?
Hakan - Diğer okuldan ama bizim mahallede
oturuyorlar
Fırat - Aslında
önceden bizle takılırdı
Osman - Eee nolmuş ona
böyle
Yunus - Yine
kafayı çekmiş
Enes - Aga
ben demiştim size
Hakan - Enes bu öyle kafa çekme değil
Enes - Anlamadım aga asıl öyle değil derken?
Fırat - Madde
almış, ama bende ılk defa bu halde gördüm
Kamil - Oğlum neyi bekliyoruz arayalım 112 yi
Ahmet - Haklısın vakit kaybetmeyelim
Hakan - Yardım edin de kollarından tutup kaldıralım
Her
ne kadar arkadaşları yardım etmek için çaba harcasalar da Erdem’in dengesiz
saldırgan tavırlarından cesaret edip yaklaşamazlar.
Neyse ki kısa sürede ambulansın
acı acı bağırtısı duyulmuştur.
Fırat -
Helal be hemende geldiler.
Yunus - Abiciğim biraz zor gelirler baksana yol
veren yok ki
Zorlukla
trafiği atlatan ambulans olay yerine varabilmiştir sonunda
Karşılaştıkları
manzaraya alışık olan sağlık görevlileri soğuk kanlı davranarak
- Gençler
yardımınıza ihtiyacımız var.
Osman - Tamam ama ne yapabiliriz
Sağlk.
Görevlisi:
-
3-4 kişi şahsı tutacak bizde ilk önce
sakinleştirici iğne yapıp daha sonrada sedyeye alacağız.
Enes - İyide
yaklaştırmıyor ki
Kamil - Evet saldırıyor
S.G. - Korkmanıza
gerek yok hep birden tutarsanız bi şey yapamaz.
Ahmet- Beyler üç deyince
-
Biiir ikiii üç şimdi
Hep birden Erdem’i yakalarlar ve nihayetinde
ambulansa alınır.
S.G - Bu
genci tanıyormusunuz?
Hakan - Evet biz tanıyoruz.
Sağ.G. - O halde acilen ailesine haber verin
Yunus -
Tamam tamam biz haber ederiz.
Sağlık görevlileri olay
yerinden ayrılır.
Osman - Hadi arkadaşlar acele edelim.
Enes - Aga
maç nolcak yetişemeyiz.
Hepsi birden öfkeyle
Enes’e bakınca
Enes - Şaka yapmıştım aga
Yunus – Pes abiciğim diyecek şey bulamıyorum.
(2. Bölüm)
Elini uzun süre zilin üzerinde
bekleten Yunus zile basmadan elini geri çeker
Osman - Bassana zile arkadaşım ne bekliyon
Yunus - Yok abiciğim ben zile basamam
Kamil - Haydaaa oda ne demek şimdi
Hakan - Biz daha önce bi-kaçkez uyarmıştık bu
konuda
Fakat Ekrem bey bize
inanmamış hatta kızmıştı
Fırat -
Benim oğlum namazlarını aksatmayan dindar, efendi, terbiyeli biridir. Onun öğle şeylerle işi olmaz iftira
atmayın deyip kovmuştu en son bizi.
Ahmet - Bu
sefer durum ciddi. Hakan sen zile bas ben konuşurum Ekrem beyle
Hakan’ın isteksiz
bastığı zilin sesiyle Ekrem bey kapıyı açar.
Ekrem
bey:
– Yinemi siz? Bir daha gelmeyin dememiş miydim
size
Ahmet - Ekrem bey oğlunuz için geldik maalesef
Erdem madde kullanmış.
(Ekrem bey iyice
sinirlenmiştir.)
Ekrem
bey :
– Utanmıyor musunuz oğluma
iftira atmaya, neyin peşindesiniz?
Ahmet - Bakın Ekrem bey ben oğlunuzu tanımam ama
bu sefer durum ciddi
Ahmet’in konuşmasından
cesaretlenen Hakan hemen araya girer
Hakan - Bize inanmalısınız Erdem şuan hastanede
Ekrem
bey:
– Hastanede
mi? Ne hastanesi noldu Erdem’e? (telaşlı bir şekilde)
Fırat - Kendinde değildi gördüğümüzde bizde 112’yi
aradık
Yunus –
Onlarda geldi götürdüler bizde size haber etmeye geldik.
Ve o esnada telefon
zili çalar
Ekrem
bey:
- Aloo,
evet benim
Durumu nasıl? Tamam hemen geliyorum hangi
hastene ?
(3.Bölüm- Hastane)
Nefes nefese kalmış bir
şekilde danışmaya varırlar.
Ekrem
bey:
–
Oğlum, oğlumu getirmişler
Danışma - Lütfen sakin olun, Hastanın adı nedir?
Ekrem
bey:
- Erdem ÇALIŞKAN
Danışma
- Hastanız yoğun bakımda, Bekleme
salonunda bekleyebilirsiniz.
Hep birlikte bekleme
salonuna geçerler. Çocuklar oturur fakat Ekrem bey hızlı adımlarla volta
atmaktadır salonda.
Ekrem
bey:
- Nasıl
böyle bir şey olabilir aklım almıyor.
Erdem Erdem gibi bir
çocuk üstelik.
Birkaç voltadan sonra
biraz daha sakinleşmiş tavırla çocuklara yaklaşıp
-
Sizden
özür dilerim keşke en baştayken sizi dinleseydim.
Kimsede ses yok
-
İyide benim anlamadığım Erdem neden madde
kullansın aklı başında birisi üstelik herhangi bir sorunu da yoktu bildiğim
kadarıyla.
Bir
müddet sessizlik.
-
Sizin
bildiğiniz bir şey var mı çocuklar
Hakan –
Erdem daha önceleri mahallede olsun okulda osun bizimle takılırdı. Fakat liseye
başka okulda başlayınca fazla görüşemez olduk.
Yunus – Bana
bir konuşmamızda okulun ilk günleri yalnızlık çektiyini fakat daha sonraları
bir grup öğrencinin onlarla takılabileceğini söylemişler. Oda onlar takılmış.
Erdem’in
anlattığına göre bi-kaç kez buna sigara vermişler içmesi için Erdem’ onları
kırmamak birazda aralarına almazlar diye HAYIR diyememiş içmek zorunda kalmış.
Fakat
ilerleyen günlerde sigara içinde başka şeylerde vermeye başlamışlar.
Hiç birinde de hayır diyememiş.
Fırat - Her ne kadar sonradan o gruptan
ayrılmak istese de onlar peşini bırakmadıkları gibi çeşitli şeylerle de tehdit
ediyorlarmış. En büyük pişmanlığı ilk baştayken HAYIR diyememesiydi. Sonradan
zaten iş işten geçmiş oluyor.
Çift kanatlı otomatik kapının
açılmasıyla doktorun da görülmesi bir oldu. Hemen yanına koşuştular.
Ekrem bey -
Doktor oğlum nasıl? Lütfen söyleyin.
Doktor - Aşırı derecede bonzai dediğimiz maddeden
almış. Elimizden geleni yaptık fakat kurtaramadık. Başınız sağolsun.
Hepsinin
dudakları mühürlenmiş göz pınarları açılmış gibiydi.
Ekrem bey sessizce
dizleri üzerine çöküp kaldı.