Kredi kartı mağduru bir
vatandaştı Şevket Bey. Borcu kabarınca haliyle kredi kartı borcunun asgarisini
ödeyerek azaltma yoluna gitti bir müddet, lakin öyle kolay kolay da biteceğe
benzemiyordu bu kredi kartının bakiyesi. Daha önce iki kredi kartını iptal
ettirmiş ve zar zor bakiyelerini sıfırlamıştı ama bu son kartın pek kolay
sıfırlanacağı ile ilgili içinde fazla umut yoktu yıllar yıllar sürebilirdi
borcun bitmesi belki de...
Değişik işlerde kullanmalıyım bu en son kredi kartını diye de düşünmüyor
değildi. Kitap okumayı seviyordu Şevket Bey. Bir gün o iptal edilmiş ve borcunu
taksit taksit ödemeye çalıştığı kredi kartını kitap ayracı olarak kullandı. Ne
güzel, iptal edilse bile, bir kredi kartı kullanımdan kalktığı halde işe
yaramıştı. Başka bir gün, evden çıkarken, aklı başından gitmiş, kapıyı
çekivermişti, anahtar içeride. Hemen kafasında şimşekler çaktı. Daha önce bir
arkadaşı kapı da kalınca kredi kartı ile kapının dilini attırarak açı vermişti
kapıyı, o da öyle yaptı, biraz uğraşsa da kapıyı açı vermişti işte...
Bakalım Şevket bey daha nerelerde kullanacak bu kredi kartını. Başka bir gün iş
yerine, bir devlet dairesinden tebligat gelmişti. İmzalayıp aldıktan sonra
''Hay Allah bu mektup açacağı da nerede ki?'' derken, hemen cüzdanından malulen
emekli olmuş kredi kartını çıkardı ve zarfa taktığı gibi açıverdi zarfı. Sonra
da öpüverdi üç kere... Yine işe yaramıştı meret.
Bir gün hesap kitapları yaptığı küçük bir el defterine bazı alacakları ve
borçları kaydetmesi gerekiyordu, cetvel bulmalı diye düşündü, düşündü de sadece
düşünmek ile kaldı. Cetvel ortada yoktu, ara ki bulasın. ''Nereye koydular ki
bu meredi acaba?'' derken, yine kredi kartı hop diye aklına gelip zınk diye
beynine girmişti. Hemen çıkardı ve kredi kartının uzun köşesi ile çizgileri
çekti ufak hesapları yaptığı deftere...
Karlı bir kış günü, sabah erkenden işe gitmek için evden çıktı Şevket Bey. İşe
her zaman erken saatte giderdi. İlk apartmandan çıkan her sabah o olurdu.
Esnaflık işte babadan deden öyle terbiye alınmış, o dükkan sabah 07.00 oldu mu
açılmalıydı... Apartmanda kapalı garaj olmasına rağmen o hep dışarıya park
ederdi aracını. Geceden yağan kar sabaha kadar her tarafı kaplamış yirmi santim
kadar olmuştu. Arabanın yanına gelip de camların karla kaplı olduğunu görünce
hemen bagajda plastik cam sileceğini aradı. O da ne, yoktu cam sileceğine
benzer bir şey. Ne yapmalı, ne yapmalı diye düşünürken, hemen cebinde ki
kapatılmış ama yine de saklanan kredi kartı geldi aklına. Cüzdanından çıkardı
ve camları onun ile kazımaya başladı. Her ne kadar plastik cam sileceği kadar
iyi değilse de yine de camları temizliyordu iptal edilmiş kredi kartı...
Şevket Bey camları da temizledikten sonra kredi kartını eline aldı ve karşıdan
kendine doğru çevirerek ''Aslanım benim şimdi sana iki üç laf edeceğim ama bu
sözlerimi sakın yanlış anlama hemi?'' dedi. Tabi ki kredi kartının ona cevap
verecek ne dili ne de ağzı vardı. Sonra ki konuşma şöyle devam etti. ''Açık,
kullanımda olduğun zaman her ne kadar bana bazen faydan bazen zararın olsa da,
zararında yine hep benim yüzümden, senin fazla bir suçun yok. Ben hesabımı
kitabımı bilseydim eğer, senin de fişini çekmeyecek ve hayatımdan
çıkarmayacaktım. Bak buna rağmen seni atmadım ve atmayacağım bundan sonra. İşte
böyle bir çok zamanda ve zeminde işime yarayacaksın yine sağ olasın. Borcunu
bitirir de bu Şevket ağabeyim beni tekrar hayata döndürür, açtırır diye de
düşünme. Bundan sonra böyle. Yersen.'' Artık, çalışmak, yorulmak, cırt cırt
makineden geçmek yoktu kredi kartı için ''Oh be emeklilik de güzel bir
şeymiş.'' diye düşünmeden edemedi malulen emekli kredi kartı...