Ben hiç böyle yaşamadım
merhaba sana ey şafak
yine yanıp tutuşarak kördüğümüm
merhaba sana ey
aşkHani nerde o puslu
gözler
paslanmayan prangalar nerde
gözyaşım dinmek üzere şimdi
hani o uslanmaz acılar nerde
Gelmezse ayrılık bu şafak
aşktır
yasaklarda giymişiz kefenleri
artık gelse de ayrılık
ölüm bize yardır
umudun kalbinde meçhul yollardayım
Evet yaşamadım ben böyle doğrudur
çünkü ilk defa duyguların fırtınasında
bitmeyen düşlerin hasretlik okşamasında
gökyüzü gönlümün mektubu oluyor böyle
Uykusuz vakitlerden öğrendim ben şafakları
hasretin yüreğimi titrettiğinde sustum
aşkla
sustum ki derinliğe dalıp belki bulurum seni
ama olmadı yine ben şafakları sevdim eşsizce
Şimdi ben ufukları okuyorum iz bırakmak için
uzaklık boşluğa kalıyor nefesim yırtınca engelleri
şimdi ben
aşka geliyorum kördüğümü çözmek için
aşkın ufkunda doğan bir şafak gibi sarılıyorum sana
Gece uykuları çığlıkla sarar bedenimi sürgün içinde
çünkü bilir yeni bir şafak doğuyordur yine umut içinde
bu yüzden ben inatla
gülümseyip merhaba diyorum
merhaba sana ey
aşk merhaba sana ey şafak merhaba
Ama sen yoksun yine ben
aşk ve şafak bir aradayız
akrep ve yelkovan
hüzünle ardın sıra takipteyken
ben
zamandan habersiz düş bahçeleri içinde
tutmayı umut ediyorum şafakları karanlığa değmeden
Tutsak olan umut eder umutlarım düşmedi
gözlerimden
değmedim toprağa inan
ölümü tatmadan bilmeden
şimdi şafaklara merhaba diyorsam özgürlüğü biliyorumdur
şimdi
aşka merhaba diyorsam hasretinle yanıyorumdur