" Ben yalnızca yatak odasında senin karınım. Onun dışında ikimiz de insanız. Lütfen bana başka ortamlarda yalnızca, insan muamelesi yap!"
Evliliğinizin ilk günlerinde, eşime söylediğim sözlerdi bunlar.
Hiç bir şartta kadınlığımı kullanmadım ve kimsenin bunu kullanmasına da izin vermedim. 
Şükürler olsun aklım var ve ben bunu kullanmayı becerebiliyorum.
Çok zor anlar yaşadım; köşeye sıkıştırmaya çalışanlar oldu, zaman zaman şiddete, tacize, mobinge maruz kaldım ama sonunda zekam ve cesaretimle; kazanan hep ben oldum.
Kadının yalnızca bizim toplumumuzda değil, en gelişmiş ülkelerde bile yaşaması, hele hele yalnızsa; çok zor bir iş.
Toplumların değer yargıları her ne kadar süreç içerisinde değişse de, kadınlara kağıt üzerinde bir çok hak verilse de; vicdanların bunu kabul etmesi gerekiyor. Aksi halde değişen hiç bir şey olmuyor.
Yaratan kadını yaratırken ona çok özel bir misyon yüklemiş; doğurganlık.
Bu sayede, nesillerin devamlılığı sağlanmıştır.
Yani; kadın toplumun mayasıdır, hamurudur.
Bu maya, bu hamur ancak ehil ellerde nimete dönüşür.
Dinler bu konuya oldukça geniş yer verir; özellikle İslamda kadına has çok sayıda ayet yer alır.
Toplumlar çıkardıkları yasalarla kadının varlığını güvence altına almaya çalışır.
Peki bütün bunlar yeterli mi?
Elbette HAYIR!
Ömer Hayyam diyor ki;
"Çeşmelerin üstünde kirli taslar yüzünden
Vicdanların içinde gizli paslar yüzünden
Zalimlerin zulmünü mazlumlar çeke gelmiş
Kin beslemek yüzünden ihtiraslar yüzünden."
Bu yüzdendir ki; kadının varlığını sürdürebilmesi ancak vicdanla mümkündür.
Gelelim asıl meseleye: "Kadına şiddet" denince aklımıza neden hep erkekler gelir?
Kadına en büyük zararı verenin, yine kadınlar olduğunu hiç birimiz düşünmeyiz.
Kadın son derece fonksiyoneldir, her alanda rahatlıkla kullanılmaya müsaittir.
Kadın ağzıyla kuş tutsa bile; kadındır ve maalesef geniş kitleler için yalnızca cinsel bir objedir.
Kadın, her platformda; matadorun kullandığı kırmızı şal gibi kullanılır erkeğe karşı.
Şarkılara yapılan klipler başta olmak üzere; filmler, reklamlar, diziler, gazetelerdeki haberler, fuarlardaki mankenler...
Say sayabildiğin kadar, öyle çok ki.
Bunlar kadının değerini her gün biraz daha azaltırken, varoluş nedenini yalnızca cinselliğe indirgiyor.
Ayrımcılığın zirve yaptığı günümüzde, amansız bir savunma pozisyonuna girmiş durumdadır kadın.
Akılla yapılması gereken savaş; yine cinsellik ön plana alınarak yapılıyor ve bu durum benim gibi bir çok kadını da rahatsız ediyor.
Aslında meşhur bir söylem vardır ''Allah; kadına dokuz akıl, bir nefis, erkeğe ise bir akıl dokuz nefis vermiş.''
Ama bu zeka işlenmemişse, hamsa; yalnızca başkaları tarafından kullanılır ve hiç bir işe yaramaz.
Ben bunun doğruluğuna inananlardanım; Kadınlar zekidir.
Bir kadınlar gününü yine skandallarla geride bırakmışken, bazı şeyler içimde kalmasın diye söylemek istiyorum.
Yapılan toplantılar, yürüyüşler; hep kadının aleyhine hazırlanmış düşman senaryoları gibiydi.
Ne olursa olsun, içinde fırtınalar kopsa da kadın bu şekilde sokakta olmamalı.
Ne oldu da bu hallere geldi kadınlar?
Üstelik de DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNDE!
Savaş varsa bunun kuralı vardır, böyle savaş olmaz!
Savaş meydanlarda değil; masada ve akılla kazanılır.
Ellerdeki dövizler, atılan sloganlar ancak bir kadın düşmanının yapabileceği türdendi.
Pankartlara dikkat edin lütfen!
Allah bilir elinde o dövizi taşıyan kadın bile, ne taşıdığının farkında değil.
Bir tanesine özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum:
''LİLİTH'in SÜRTÜKLERİYİZ!''
Pankartta yazılı olan "lilith" kelimesinin ne anlama geldiğini bileniniz var mı?
İnanışa göre Lilith, Adem’in Havva’dan önceki eşidir. Tanrı Lilith’i de Adem gibi toprak ve kilden yaratmıştır. Bu nedenledir ki, Lilith Adem ile kendisini eşit görür. Adem’e itaat etmez, onun altına yatmak istemez. Sonuç olarak cennetten kaçarak Kızıldeniz’deki şeytanların yanına gider. İblis ile yaşadıkları yasak ilişkiler sonucu hergün 100 çocuk (bu çocuklar cin, şeytan, vampir, vb. olarak tasvir edilir.) doğurur. Tanrı, Lilith’in gidişinden sonra yalnız kalan Adem için onun kaburga kemiklerinden itaatkar Havva’yı yaratır. Adem hemen Lilith’i unutup Havva’ya sarılır. Bunun üzerine Lilith çok sinirlenir ve intikam almak için sevgilisi İblis’in şekline girerek cennete kaçak olarak girer. Havva’yı kandırarak, Adem ile Havva’nın yasak meyvayı yemelerini sağlar. Sonuç olarak, Adem ile Havva cennetten kovularak ölümlü olurlar. Ancak, Lilith yasak meyvayı yemediği için ölümsüz kalır. Daha sonra, Lilith ve Lilith’in çocukları Adem’in soyundan gelenlerin başına musallat olur (alıntı:.https://sanatkaravani.com/kutsal-fahise-lilith/)
Şimdi; tüm bunların ne amaçla yapıldığını anlamayan var mı?
BEN BU YAPILANLARIN TÜM KADINLARA HAKARET OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM.
KADIN ANADIR, TOPLUMUN ÇEKİRDEĞİ VE MİMARIDIR.
ŞİMDİ SÖYLER MİSİNİZ, BU KADINLARIN YETİŞTİRDİĞİ ÇOCUKLARLA GELECEĞİMİZ NE KADAR GÜVENDE?
Tüm kadınlardan özür dilemeli bu güruh!!!
Ve şunu asla unutmamalılar ki;
8 Mart, DÜNYA EMEKÇİ KADINLARIN GÜNÜDÜR, SİZİN GİBİ SOYTARILARIN DEĞİL!

Saygılarımla
Sebahat Karagöz
10 Mart 2019

( Bunlar Kadın Olamazlar başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 11.03.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu