Yahu durmadan ağzıma bir şeyler sokmaya çalışıyorlar. Sevmiyorum o mamayı, zorla ağzıma sokuyorlar da sokuyorlar... Bu annemde, anneannem de bir alem, annemin yediremediğini eline alıyor, o yedirmeye çalışıyor...
Sıkıldım artık bu hazır mama muhabbetinden oysa ki annemin sütü ne güzeldi cokur cokur emip duruyordum, pek bir tatlıydı be! Biraz zaman geçsin yemeklerden de vermeye başlarlar bunlar bana. İyi de her yemeği de sevemem ki ben de minnacık bebeyim...
Fasulyeyi severim de patlıcanı sevmem, hadi gel de çık işin içinden. Yemeyecem diyorum anlamıyorlar bak kuş geldi, yok tren geldi, araba geldi düdüt düdüt muhabbetleri... Yemezsen arkandan ağlarlar diye söylüyorlar, bir de yemin billahi ediyorlar...
Ya, onlar görüyorlar da ben mi küçüğüm diye göremiyorum. Hiç de ağladığını görmedim ben yemediğim patlıcanların, yemediğim domateslerin, yemediğim pırasaların... Allah Allah çok ilginç. Patatesler zaten ağlamaz, bayılıyorum patates kızartmasına... Hem yan komşumuzun oğlu Timuçin'de bayılıyormuş, anneler konuşurken duydum...
Karnım doydu yeter diyorum, sesimi bir türlü duyuramıyorum ya da derdimi anlatamıyorum ben bunlara. Şu üstünde kırmızı kağıt olan kahverengi güzel yiyecekten verseler ya, adı çikolata mıymış neymiş. Vermezseniz şimdi ben de onun arkasından ağlayacağım ha ona göre... Her gün onu yesem keşke, başka da bir şey yemesem...
Hiç arkamdan gülen meyve sebze mama yok mu yahu? Bunların hepsi de ağlayan mamalardan mı seçiliyor? Bana ne bana ne, yemeyeceğim işte yemeyeceğim sevmediğim mamaları... Belki sonra büyünce yerim, bana ne bana ne!