Sen nerden bileceksin yaşarken öldüğümü
Yorulup da düştüğüm yollara sor söylesin
Her gün yeni bir çile acıyla dolduğumu
Uzaktan bakıp gören ellere sor söylesin
Öyle temiz ki, sevgim yüreğimi taşırır
Yalnızlık üzerime dert dağları düşürür
Saatler şu ömrümden üçer beşer aşırır
Şu çilekeş halimi yıllara sor söylesin
Gözlerimden bir hüznün acıları dökülür
Yaralı yüreğimden mutluluklar sökülür
Yürek neylesin buna çelik olsa bükülür
Çektiğim acıları kullara sor söylesin
Ben ne hallere düştüm dolandım deli gibi
Gözlerimden döktüğüm yağmurun seli gibi
Estim deli divane bir poyraz yeli gibi
Beni savurup atan yellere sor söylesin
Ne acılar saklıdır döktüğüm göz yaşımda
Fırtınalar eksilmez şu dert dolu başımda
Hiç huzur bulamadım bir lokmacık aşım da
Gözlerimden dökülen sellere sor söylesin
Yanarken şu bedenim onca dolu hüzünde
Oyalandım yıllarca şu dünyanın nazın da
Yanık bir türkü oldum bir ozanın sazında
Başımda beyazlayan kıllara sor söylesin
Her zaman dua ettim Mevlaya açıp elim
Biraz huzur istedi sadece Mahsun dilim
Bir Yaratan biliyor ne çok perişan halim
Her gün duaya kalkan ellere sor söylesin
Gidip geldim kaç kere belli ki, Araf'tayım
Mutluluktan çok uzak hüzünlü taraftayım
Bir hüzünlü şiirde mısrada paraf tayım
Mecnun olup düştüğüm çöllere sor söylesin
Ayhan Kocabay.
25.02.2019