Ahh anne ahh!
Duyulmamış,
yazılmamış birbirinden manidar, eyvahlarım var
Derinden her
çektiğim bir eyvah, beni bana daha çok küstürüyor.
Beni, sanki paslı
hançerle yaralıyor.
Ela gözlü, dünya
güzeli birine sevdalı bu gönlüm, daraldıkça daralıyor.
Varımı yoğumu bir
tatlı tebessümü için, feda etmek içimden geliyor.
Ama o ne hikmetse
bir tatlı tebessüm yerine bana her daim celalli ve haşin bakıyor.
Her baktıkça ölüp
ölüp diriliyorum sanki.
Ama onun hiç mi hiç
umuru değil.
Mahir olduğumu
zannederdim ama hiç de mahir olmadığımı anladım.
Ne yaptıysam olmadı.
Varını yoğunu
kaybetmiş bir tüccar misali olmuşum çarnaçar.
Varlığına deliler misali
meftun olmuşum.
Ama o bunu bilmezlikten
geliyor.
Bilmezlikten geldiği
yetmezmiş gibi,
Ona olan aşk ve
sevdamı hor ve hakir görüyor.
Ahh anne ahh!
Hiç böylesine,
karanlık çıkmaz sokaklara girmemiştim.
Hiç böylesine, kendimi
yalnız hissetmemiştim.
Hiç böylesine,
yaşama umudum tükenmemişti.
Hiç böylesine, analı
babalı yetim olmamıştım.
Hiç böylesine,
elinden ekmeği alınmış çocuklar misali, için için ağlamamıştım.
Hiç böylesine,
kıblemi şaşırmamıştım.
Onun güzel hatırı
için, namertlerin köprülerinden bile defalarca geçtim.
Onun güzel hatırı
için, mizacım olmadığı halde, kurnaz tiklilerin gölgesine sindim.
Onun güzel hatırı
için, her olur olmaza eyvallah dedim
Bu sevda beni çok
yordu anne!
Kolum kanadım yanıma
düşmüş sanki.
Kaçmış ağzımın tadı
tuzu
Karadeniz’de gemileri
batmışlar gibi suratımdan düşen bin parça.
Hal ve ahvalim her
geçen gün biraz daha yamanlaşıyor.
Sıkıntı ve
kederlerim, gam ve kasavetlerim katmerleşiyor.
Ahh anne ahh!
Herhalde yaşarken,
ölmek bu olsa gerek.
Gönül pınarlarım,
boz bulanık akıyor.
Bereketli gönül
tarlalarım, çoraklaşıyor.
Aynaya bakmak
gelmiyor içimden.
Kendi kendimle kavga
ediyorum.
Ben böyle değildim
anne!
Pejmürde olmuşum.
Sevda heybelerim
dopdoluydu.
Aşkın bahçelerinde,
gül sevdalısı bülbüller, bir hoş şakımıyor artık.
Sayılı ömür miadım,
ha bitti ha bitecek.
Eşimi, dostumu
seçemez olmuşum.
Ak ile kara karışmış
birbirine.
Saçlarımdaki akların,
haddi hesabı yok.
Pazılı güçlü
bileklerimde bile, güç kuvvet kalmamış.
Er meydanına
babayiğitler gibi çıkamıyorum.
Yani anlayacağın.
pısırık ve o kadar da korkak olmuşum.
Ahh anne ahh!
Ben böyle karamsar
biri değildim.
Tam aksine çok şen
ve şakraktım.
Küçük şeyler bile
beni çok mutlu ediyordu.
Yarına dair pespembe
umutlarım vardı.
O yar beni, ben gibi
canı gönülden sevmediğini görünce,
İçime kapandıkça
kapandım.
O benim, gözlerimin feriydi.
O benim, yaşanmamış
ömrümün özetiydi.
O benim, gözü karalılığımdı.
O benim, çifte
yürekliliğimdi.
O benim, tam
kıvamında pişmiş ikindi vakti tavşankanı çayımdı
O benim, gönlümün
sultanıydı.
O benim, olmazsa
olmazımdı.
O benim, yüreğimin
sıcaklığıydı.
O benim, hararetimi
dindiren buz gibi suyumdu.
O benim, hayat ile
memat arasındaki kararsızlığımdı.
O benim, güneşim,
ayım ve asumanı süsleyen en parlak yıldızımdı.
O benim, daha sayamadığım
çok şeyimdi.
18/Haziran/2019