Evet, evet bir küçücük alet yüzünden birbirimizi göremiyoruz, birbirimizin dertleri ile ilgilenemiyoruz. Yirminci ve yirmibirinci yüzyıla damgasını vuran bu müthiş alet cep telefonu... Sanırım böyle olacağını kırk elli yıl öncesinden Albert Einstein gibi bazı bilim adamları da tespit etmişlerdi...
Ufacık cep telefonuna dünyalar sığıyor. Bizim dünyamıza anamız, babamız, akrabalarımız, eşimiz dostumuz bir türlü sığmıyor, sığamıyor... Misafirlikte bile zaman zaman bakıyorsunuz, herkes elindeki cep telefonuna odaklanmış ya oyun oynuyor ya da mesajlaşıyor birileri ile...
Şimdilerde bayram geldi mi herkes sayfiyeye, deniz kenarına kaçma derdinde... Arefe gününden bavullar hazırlanıyor ve doğru deniz kenarlarına... Eskiden bayramın birinci günü telefon ederlerdi hiç olmazsa insanlar, şimdilerde toplu mesaj çekiyorlar anaya, babaya, eşe dosta, herkese standart bir mesaj. ''Bayramınız kutlar sağlık ve esenlikler dileriz.'' Bun da artık insanın yuh diyesi geliyor...
Bakıyorsunuz devlet dairesinde bir iş yaptırmak için sıradasınız. Bankonun arkasında hanımefendi ya da beyefendi bilgisayarda fal açmış sizin yüzünüze bile bakmıyor veya oyun oynuyor, rekor kırması lazım, yoksa mahvolur duygu ve ruh dünyası, o arada senin zamanın var mı yok mu, sana soran bile yok. Bir küçücük ayrıntısın sen belki orada...
Tuvalete cep telefonu giren dostlarım, arkadaşlarım var benim. Belki sizin çevrenizde de vardır böyle arıza tipler... Gerçekten arızalar, tedavi edilmeleri lazım. Onu bırak tuvalette bir de selfi çekip bak şu an da mıçıyorum, diye karşıdakine mesaj gönderiyor... Ben de onların Allah en kısa zamanda müstahakkınızı versin diyorum... Başka da bir şey demiyorum...
Buradan aileleri uyarmayı bir zorunluluk olarak görüyorum. Sayın anne ve babalar lütfen çocuğunuza belli bir yaşa gelene kadar cep telefonu, bilgisayar, laptop gibi aletler vermeyin, vermeyin ki daha ilkokul birinci sınıfa giderken dışarıyı, hayatı görsün, tabiat ile haşır neşir olsun, gözleri ve dimağı bozulmasın, yazık etmeyin evlatlarınıza...