1
AĞANIN İTİ HİKAYESİ
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi 17 Eylül
2019
………………………………………………………..
Bu bir halk hikayesidir. Gaziantep’te
Barak Ovasında yaşayan insanları Barak Üniversitesinden mezun sayarlar. Ben de
Barak Türkmenlerinden birisi olduğum
için bu tür hikayelere yazılarım da zaman zaman yer veririm.
Barakta bir şöhretli ağa varmış. Ağanın bir de iti varmış. İt hastalanmış.
Köy halkı ve etraftaki köylüler neredeyse hepsi yas içindelermiş. Çok geçmeden
ağanın iti ölmüş. İt ölünce, köy halkı, etrafdaki köylerin halkı üzüntü içinde.
Köyün içi dışı etrafdaki köyün ağaları
ile dolup dolup boşalıyor meydanlar. Tenekeler dolusu ballar, pekmezler, canlı
hayvanlar kesiliyor köyde. Köy bir
mahşer alanına benziyor. Gelenler,
gidenler, ağlayanların
sızlayanların sayıları belli değil.
Köyde ve etraf köylerde 45 gün yas ilan ediliyor. Kıyametler kopuyor sankı.Ortalık
bir mahşer alanına benziyorl
Hal böyle iken ağa hastalanıyor ve çok
sürmeden de ağa ölüyor. Köyde ağanın çalışanları ve etraf köyler bu defa
kıyametin koptuğunu sanıyorlar. Ama
günlerce bekliyorlar, hiç bir kimseden bir ses seda gelmiyor. Ağanın çalışanları ve köy halkının hepsi şaşıp kalıyorlar. Ne taziye
için bir gelen var, nede giden. Etraf bir
sessizlik içinde. Köydeki bir köşe başında oturan bir yaşlıya
soruyorlar. “Dede ağanın iti hasta oldu herkes yas içinde idi. İt öldü kıyametler
koptu, 45 gün yas ilan edildi. Herkes
yas tuttu. Düğünlere derneklere eğlencelere 45 gün son verildi. Fakat ağa öldü
kimseden bir ses seda çıkmadı. Bu nasıl bir iş? Bu nasıl oluyor?” Deyince,
yaşlı dede “Oğul ağanın iti hasta oldu,
arkasında ağa var dı. Ağanın iti öldü, arkasında yine ağa vardı. Oğul, bu defa ağa öldü ama, arkasında hiç bir
kimsesi yoktur. Siz oturun, kalkın, yiyin için keyfinize bakın” deyince,
insanlar eyvah diyorlar, ve biz bu dünyanın böyle olduğunu hiç düşünmemiştik
diye hayıflanıyorlar.
Saygıdeğer okurlarım; Bu kıssadan hisse, herkes dersini almalıdır. Kenan EVREN
PAŞA bir Kan gölü coğrafyasını cennete çevirdiğinde, onun çıkardığı yasaya evet
oyu %98 çıkmıştı. Buna bu Türk
Halkı bu oyları korkudan değil,
sevinçten verdiler. Kenan EVREN PAŞA Hakkın rahmetine kavuşunca,ve yönetim
elinden gidince, cenazesine bile kimse
katılmadı. Katılması gerekenlerde o gün rapor almışlar ve cenaze törenine katılmamışlardı. 1960 yılı
öncesi köylerimize ücretsiz olarak dağıtılan KÖYLÜ Gazetesinde “27 Milyon Türkü
Omzunda Taşıyan Yavuz Menderes” yazısı
ile Adnan Menderesin resmi yayımlanırken,
1960 darbesinden sonra Başbakan Adnan Menderes, İçişler Bakanı Fatin
Rüştü Zorlu ve Maliye Hasan Polatkan ile birlikte, idam edildiler. Cumhurbaşkanı
Celal Bayar ise yaşlı olduğu için idam edilmedi, müebbet giydi. Aslında darbeyi
gerektiren bir dunum da, yoktu. 1980 öncesi gibi ülkemiz kan gölü
değildi. Sadece demokrat partililerin şımarık davranışları vardı. Şunu da
yazmam gerekiyor. Hiç yere, sözde Cemal Gürsel tarafından yapılan 1960 darbesi
“27 Mayıs özgürlük ve Demokrası Bayramı
“ olarak 20 kutlandı. Ta ki, Kenan Evren
Paşa kaldırıncaya kadar. Söz biraz çoğaldı ama
bağışlayın. Buradan ne çıkıyor?
“Düşme düşenin dostu olmaz” demişler. Adımlarımızı hesaplı atmamız gerekir. Kendimizi hesaba çekmemiz lazım diye
düşünüyorum. O büyük kurtarıcı
Kenan Evren Paşanın cenazesi böyle
kalktı ise, büyük veya küçük devlet yöneticilerimizde bundan derslerini almalıdırlar.
Acaba bizim sonumuz ne olur? Diye düşünmelilerdir.
Ben bile Rahmetli Bahaettin Karakoç’un
dediği gibi “Ya Rabbim beni yazdıklarımla yargılamayasın, yazdıklarımdan ve
yaptıklarımdan utandırmayasın diyorum. Yaptıklarıma ve yapacaklarıma da dikkat
ederek Allaha yalvarıyorum. Ölümümden sonra ne dileyekler? Kalem erbabı
dostlarım ne yazacaklar diye kendimi
kontrol altında tutmaya çalışıyorum.
Allah hiç birimizi bir yanlışa düşürmez inşallah.