Öyle derler eski bir Türk Ata Sözünde ''Su içen insana yılan bile dokunmazmış.'' Gerçi bu bahsedilen yılanlar doğada var olan hayvanların cinsinden, iki ayaklı, iki gözlü, iki kulaklı insan kılıklı yılanlar ile alakası yok bunların... İnsandan daha az zararsızdırlar... Bilakis faydaları da çoktur, tarlalara dadanan fareleri bir lokmada yutarlar çiftçinin yardımcısıdırlar...
İki ayaklı yılanlar gezegenimize, insanlığımıza, kadınlarımıza, masum yavrularımıza her yandan saldırır saldırır dururlar... Kan emicidirler, doymak bilmez bir nefisleri vardır... Bir insanın ölmesi ile binlerce, milyonlarca insanın ölmesi arasında onlar için hiç bir fark yoktur, yeter ki silah şirketleri zarar etmesin, yeter ki silah fabrikaları tam kapasite çalışsın...
Hep su mu içelim, bu yılanlardan da korunmak için? Su da içsek, süt de içsek, ayranda içsek, vahşilik, emperyalizm bunların ruhlarının derinliğine kadar işlediğinden masumlara dokunmadan, bir şeyler dokundurmadan duramazlar...
Ama şunu iyi bilmeliler ki mazlumların ahı gün gelir bunları da yakar kavurur, kavuracak da... Kıl kadar kimseye haksızlık edilmeyeceği bir günün azabından biz korksak, onlar korkmasa da, çetin bir hesap onları bekliyor... ''Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.'' demiş atalarımız...
Dünya, dünya milletleri artık bu pislikleri kıyamete kadar taşıyamaz... Sömürülen milletlerin uyanıp da kendine gelmesi lazım... Ülkelerin zenginlikleri, her ne olursa olsun, petrol, kömür, altın, uranyum, kendi halkları tarafından işletilmeli ve ticari kazanç şekline dönüştürülmelidir... Bu emperyalist yılanlarda göreceksiniz ki gün gelecek tarih sahnesinden bir bir silinip, daha sonra çocuklarımıza ders kitaplarında anlatılacak...