Gönül asumanımdan dolunayımı karartırken,
Beni yüz üstü bırakıp, terk edip giderken,
Muhammedi gül goncalarımı koparırken,
Burnun hiç sızlamadı mı ey sevgili!
Beni bana bir hiç uğruna küstürürken,
İçten gülmelere hasret bırakırken,
Uzun gecelerde, şirin uykulara hasret kalırken,
Burnun hiç sızlamadı mı ey sevgili!
Sadece sana sevdalı gönlümü çar naçar ederken,
Gönül tarlama husumet tohumlarını ekerken,
Bana her daim celalli ve haşin bakarken,
Burnun hiç sızlamadı mı ey sevgili!
El âlemi bana alay edercesine güldürürken,
Beni daha yaşarken öldürürken,
Azılı düşmanlar gibi beni arkamdan hançerlerken,
Burnun hiç sızlamadı mı ey sevgili!
Beni aziz edeceğine, rezili rüsva ederken,
Sevgi ve muhabbet fidanlarımı kökünden çekerken,
Bire yüz veren gönül tarlalarımı çoraklaştırırken,
Burnun hiç sızlamadı mı ey sevgili!
Sana yazdığım şiirleri okumadan yırtıp atarken,
Karanlık çıkmaz sokaklarda bir başıma kalmışken,
Her şeyimle beni benden alırken,
Burnun hiç sızlamadı mı ey sevgili!
Aşkın ulu dağlarında en acıklı naraları çekerken,
Boz bulanık sularda can havliyle kulaç atarken,
Ölüm ile memat arasında gidip gelirken,
Burnun hiç sızlamadı mı ey sevgili!
Soframdaki helal taamlarımın tadını tuzunu kaçırırken,
Sevda mektebinde üst üste sınıfta kalırken,
Aşkın pazarında nadide sevdamı çok ucuza sattırırken,
Burnun hiç sızlamadı mı ey sevgili!
Apaydınlık dümdüz yollarımı karanlık ve dimdik yokuş ederken,
Beni analı babalı yetim bırakırken,
Varlıklar içinde en manidar yoklukları yaşatırken,
Burnun hiç sızlamadı mı ey sevgili!
Gül sevdalısı bülbüller yerine, gönül ağacıma baykuşları tünetirken,
Senin için yanan bağrımın hararetini her geçen gün artırırken,
Çok mahir olmama rağmen aşkın maratonunda sonuncu olurken,
Burnun hiç sızlamadı mı ey sevgili!
21/Ekim/2019