Özde Bilseydik Âlemin Temelinde Ki Varoluşumuzun Amacını
Varlığının umursamazlığındadır her daim yokluklar
Yokluğun karanlık sessizliğine gömülmüş nice sayısız bedenler,
Umutların tükenişinde daha kaç yorgun beden tökezleyecek,
Sen ister varım de
İstersen yokluğuna kaldır kadehini.
Medeniyetin kokuşmuşluğunda maddeye tapan zavallı beyinler,
Yâda mazlumları kandırmak için dini maske edinen menfaatperest sahtekâr sefiller,
Hisseder mi sanırsınız nefeslerden yayılan açlık kokusunu.
Onlar ki varlığın içinde
Ve şaşaalı yaşamlarının arsızlığında sadece zevk ve sefa içinde yaşarlarken,
Körelmiştir burunları,
Bakarkördür gözleri,
Görmezler,
Anlamazlar,
Anlayamazlar sefaletin gerçek yüzünü,
Tabaklardan çöplüğe dökülen el değmemiş,
Bıçak dahi kesmemiş tonlarca ekmekleri...
Yokluğun mahkûmiyetinde aç olsa da sefalet içinde yapışmış karınları,
O hakir gördüğünüz insanların başları her zaman diktir
Kaldır kadehini mağrur ve sefalet içindeki başları dik insanların varlığına,
Ama hiçbir zaman şerefine deme insanlık düşmanı zalimlerin,
Özde bilseydik âlemin temelinde ki varoluşumuzun amacını
Hiç bir zaman olmazdı savaşlar,
Namlulardan çıkmazdı kurşunlar.
Masumları öldüren savaşların faydası kime,
Kime silahlardan çıkan kurşunlar,
Daha kaç körpe bedeni toprağa gömecek bombalar,
Kaç sayısız masum bedeni parçalayacak insanlığın düşmanı füzeler.
Nedensiz mahvedilen doğa,
Toprakta kan,
Havada barut ve duman,
Nefeslerde açlığın kokusu.
Çocukların gözlerinde korku
Geleceği karartılan umutsuz bekleyişe mahkûm yeni nesiller,
Annelerin yüzünde ömür boyu acı tebessümler,
Ve sen medeniyetin kokuşmuşluğunda halen kendine insanım diyebiliyorsan eğer
Kaldır kadehini insanların ve insanlığın şerefine
Ama hiçbir zaman şerefine deme özlerini üç beş kuruşa satanlara…
Söyle ey zavallı insan,
Söyle sen sevdin mi?
Sevebildin mi?
Sevildin mi?
Sevgi nedir bilir misin?
Sevgiyle bakabiliyor mu gözlerin insanlara,
İnsanlığa,
Doğaya...
Beyaz güvercinleri okşuyor mu ellerin,
Toprağa düşen fidanlara yanıyor mu kalbin,
Gelecek ve umutları yok edilen çocuklara sızlıyor mu vicdanın,
Kokuşmuş medeniyetin insanlığı yok eden zalim savaş çığlıklarını duyuyor mu kulakların.
İçinde bir nebze insanlık duygusu kalmışsa eğer
Kaldır dostum kaldır kadehini insanlığın ve insanlığının şerefine,
Ama hiçbir zaman şerefine deme savaş çığırtkanlarının
Âlem senin olsa ne fark eder insan olmadıktan sonra,
Âlem senin olsa neye yarar insanlıktan nasiplenememişsen,
Âlem senin olsa ne fayda insanlığın düşmanıysan.
Saklanmışlar sözde medeniyet maskesinin arkasına,
Ağızlarında kara balçık misali demokrasi çığlıkları,
Dönmüş gözleri,
Canavarlaşmış ruhları,
Maddeye tapıyor özbenlikleri,
Tetiklerde işaret parmakları,
Bakarkör gözleri hedeflenmiş masum bedenlere
Uyuşmuş beyinleri odaklanmış savaş ve ölüm makinelerine…
Kan ve barut kokusu hâkim karanlık düşüncelerine,
Katılaşmış, taşlaşmış duygular,
Ruhsuzlaşmış bedenler...
İşte insanlığı yok eden demokrasi havarileri,
Bin bir pembe hayali yalanlarla dünyayı altüst ederken,
Ben bile vurdumduymazlığın içinde kulaklarımı dünyaya tıkamışsam,
Benliğimi üç kuruşluk menfaat uğruna varlığımdan koparıyorsam,
Ve kendimi insan yerine koyarak insan sanıyorsam eğer,
Sakın benimde şerefime demeyin.
Dinçer Demirel