Yine koca bir yılın son ayına araladık kapıları.Hem de  nasıl geçti bilemedik. Kah sorguladık nefsimizi, kah değil. Öyle ki ,kendi ışığına düşman, gittiği yolun uzağına hayal, yakınına miyop bir ruh haleti içinde debelenip durmaktayız yıllardır.

 Bir ruhsuzluk devrimi, devinimi ve depremi içinde kaynayan ve koynuna aldığı hayatları ninni melodisinde sürü/p götüren zamanı solumakta insanlık. Törpüsü bilenmiş , küheylan yeleli zaman.
Kullara itaat, taat bedevi hayatları kıskandıran iğrençlikte arzı endam etmekte. Duvardaki çamur izleri, timsahın yaşlı gözleri masumiyet yarışında.
Çakal doğuran kurtlar, kurtlanmış leşlere giryan. Gerçek ayan, görüntü üryan.

Devrine çürük tohum eken çift/çi gönüllü arlanmaz. Ektiğin boyundan, yediğin midenden büyük.Doyumsuzluk doyursun toprağını.

Allah'a şükür, toprağa verilen değeri haddince bilmekten geçer. Toprağa ektiğimizin hasatını beklemek yukarıdan yağana göre değişmekte, taş yağsa göl ekmek, ateş yağsa buz, tükürük yağsa nisan!.

Kişinin dua dua arzdan arşa yükselmesi, miracına biçtiği kılıfa göre değer kazanır. Bu meyanda yüreğimin ritmini tarif eden beri gelsin.

Kimi küheylan yüreği koymuş sinesine, kimi ceylan, kimi aşk pazarında insan ,kimi şehavette hayvan, kimi...

Yürek mi yok anlatılacak, anlaşılacak ve dahi nesillere aktarılacak.

Bir köşesine çöpten hayaller yığarız diğer köşesine ah. Bilinmeyi bilmeyen, bilmeyeni bileni bilmez. Kavli karar odur ki, O yürek sahibini bekler. Ne zaman ayan olur karanlıktaki gerçekler.

Suçu, günahı olmayan hayat kaldı mı eyvanı dünyada ? Salyalar, üçer beşer, en iyiler ehveni şer, uyumakta beklenen akvamı beşer. İnsan ve İslam olan dört kişiden beşi susmakta susulmayası gerçekler karşısında,cehdini göstermemekte cehillere karşı.
Ne gaflettir hesabı ve nisabı bilinesi.
Kimi özgürlük adına kan kustu havada karada, sahilde karideslere su kuyusu eşti, kimi medüzlerle yarıştı. Kimi özürlü gölgesini gömeyim derken, delirdi, kimi saç ekti tarihe, Bağdat Hatunun başlık parası diye elini cebine atanın cebinden kum döküldü. Sevgi ıhlamur ağacı altına gömüldü, sadakatin çaputları söküldü çalılardan, akıl süvarinin terkine geçti, kuyruk kokusu bahçe yolunu kaybettirdi.

Su ateşe dönüştü, sulandı tüm kıvılcımlar, sönmüş ve kararmış sinelerde top oynar in-cin.
 Ne olur vicdanın ah desin! Ne olur biraz incin!...

Ne olur o kurumuşa bir damla gönül yaşı insin! İnsin çıktığı yerden mağrur gururun. Gönlündeki pranga mideni doymaz, dideni görmez etmiş. Coğrafyalar çizilmekte köprü altlarında.
Altın oyulmakta,sen coğrafyama yabancı. Kalpazanlar kurşun-i para basmakta, basamaksız merdiven altlarında. kar/a bassa iz olur, basmazsa beyaz toz. hep uyur hiç uyanmaz kör gözüm,görmez misin oyunu? gör artık gör gözüm!!!...
Beş vakti beş nakde değişen nefsim...
Ne zaman nakdini insanlığın cebine koyacaksın...Gerçeği değişen dünyayı değiştirecek efsunkar iklim b/eklenmekte konacağı sinelere. Kararmış sinelerde rahvan koşan sinekleri kovalayan eli gör.

Gör ne olur,gözlerine perdeler inmeden !!!

Selim Adım
( Gör Ne Olur başlıklı yazı AZİZ REMZİ tarafından 2.12.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu