Asi bu asi, çok sık olmasa da ara ara isyan eder, bana sormadan etmeden... Bu benim parçam yahu! Parçam dediysem tabi ki evlatlarım da değil... O benim ile altmış senedir beraber, başparmağım... Çorabımın arasından özgürlüğe adım atmış. Yine de ona ne kadar minnettar olsam azdır, en azından bir misafirlikte isyan edip de çorabım dan kafasını çıkartmaya yeltenmedi...
Uzatınca ayaklarımı tabureye, ayak başparmağım oradan bana, yani çorabımın arasından sanki el sallıyormuş da selam veriyormuş gibi geliyor... Bir ileri bir geri oynuyor. Oynuyor dediysem ben oynatıyorum tabi ki şüpheniz mi var? Öbür ayağımı üstüne getirip önünü kapatıyorum, sonra bir bakıyorum bana CE yapıyor oradan...
Rahmetli Babaannemin çocukluktan kalma bir tekerlemesi vardı aklımda kaldığıyla, parmakları sayardı sırayla ki şöyle ’’Baş parmak, başar parmak, uzun hacı, gül pabucu, batona bacı.’’ Uzun Hacı ortada ki parmak, batona bacı da serçe parmağı oluyor...
Kaç tane çorabımın telef olmasına sebep oldu bu başparmak... Bu başparmak hakkında benim iki, üç cilt kitap yazmam lazım artık. İşteeee birinci cilt ’’Başparmağın Sosyolojik, Psikolojik ve Ekonomik olarak Yaşadıklarımıza Etkisi Nedir.’’ Ve de ikinciiiii cilt ’’Başparmağın Yanındaki Parmaklar ile Olan Sosyal ve Assoyal İlişkilerinin Kişiye Yansıması Nasıl Olur.’’ Üçüncü Cildi de aradan çıkartalım ’’Başparmağın Baş Parmak Olana Kadar Başına Gelenlerin İrdelenmesi ve İncelenmesi.’’
Olayı çözdüm galiba, bu tek başına çorabı yırtacak bir baş parmak değil, demek ki o zaman baş parmağın ucundaki tırrrrnak da bitiyor olay... Buradan baş parmakların ucunda uzayan tırnakları protesto ediyorum... Neeee tırnaklarda ’’Bizi zamanında kesmiyor diye beni mi protesto ediyor.’’ Teessüffff ederim tırnaklar size...
Çorabımı çıkarttığım zaman isyan misyan yok. Sakin sakin duruyorlar bu başparmaklar, ancaaaaak, ne zaman ki ayaklara çorabımı geçiriyorum, o zaman da baş parmağımın isyanı başlıyor... Hayır bu durumdan çoraplarımda çok mustarip durmadan ’’Dışarının havası biz delindik mi parmağın içine içine işliyor işliyor, ayıp oluyor parmağa’’ diye de sitem edip duruyorlar, bilmem anlatabildim mi?
Bazı zamanda sanki o çorabımın ucundan kafasını çıkarttı mı ’’Selam bilader ne var ne yok, napıyorsun gecenin bu saatinde, yat uyu zıbarsana.’’ diyormuş gibi geliyor bana... O diyormuş gibi geliyor da bana, ben de tutup gece gece ona cevap veriyorum. ’’Kes ulan kafamın tasını attırma zibidi, şimdi çıkartırım çorabı sap gibi cıscıbıl kalırsın.’’ diyorum, o da hiç tınmıyor... Çok da şeyimdeydi yani...
Buradan, önce baş parmaklarıma, sonrada çoraplara sesleniyorum. Daha önce de bir iki kere isyan etmiştiniz. Başparmak Beyler bu isyanlara son ver artık. Ne zaman ki ayaktan çoraplarım çıkar o zaman hava alırsınız. Çoraplar, size de iki çift laf edeyim de siz de nasibinizi alın benden. ’’Siz de biraz sıkı sağlam durun be adamım, her tırnağa da yüz vermeyin canım.’’ İşte böyleyken böyle... Hadi ben, uçtum, kaçtım...