Demin bana, dede dedi bir çocuk,
Demek, hazan mevsiminde bağımız.
Ya nerde yakamdaki mavi boncuk,
Geçti desene, nazarlık çağımız.
Mevsim yaz, ne bu? Sırtımdaki gocuk.
Hani parıldayan şavkın, ay dede,
Ekmeği çalan martılar da kayıp,
Göremedim yakamozu denizde,
Üşüttü samyeli, ne kadar ayıp,
İlaç çare olur mu? Böyle derde.
Kılavuzum aha şu baston oldu,
Dizler, söverek çıktı merdiveni.
Kısacık yolda kalp tıkandı kaldı.
Titrek elimden düşen eldiveni,
Sisli gözlerim, hayret! Nasıl buldu.
Ya eski ben, kurşun atan düşmana,
Şu tabuttan korkan adam, ben miyim?
Ey ayna! Kim bu adam? Söyle bana,
Ne kadar da değiştin, ey benliğim,
Demek, böyle yenik düştük zamana.
Ağırlığı yok, oturduğum yerin,
Çocuklar da dinlemiyor sözümü,
Torunlar yüz çevirdi kucak serin,
Kirpikler teselli etmez gözümü,
Mevzumuz, bu kadar hazin ve derin.
Elbet düşecektir birgün bu yaprak,
O yakasız gömleği giyeceğim.
Düğme yok, uçlarından bağlayarak,
Ve sonsuzluğa doğru gideceğim,
Geriye bakarak ve ağlayarak.
Fatih Coşgun 03.02.2014