Çok kumlu yerde yürürseniz, oradan dolar, diye hemen bir cevap verebilirsiniz. Tamam onu anladık da atmaya da kürek gerek, diyor türkü de... Kunduraya dolan kumu kürek ile nereye atacağız, bir de atacağımız yeri bulmak lazım. Bir tane hafriyat kamyonu lazım. Hafriyat kamyonuna kumları atmak için iki üç tane işçi lazım.
Hadi buldun diyelim kamyonu da, işçileri de kaç saat sürecek bu kundurada ki kumların hafriyat kamyonunda yükleme işi... Sonrasında da nazlı yar bekliyor zaten yanına yatırmak için. O'da dalak ile böbrek ile olmuyor, illaki yürek lazım diyor nazlı yar...
Hadi, git hiç işin gücün yoksa kasaptan koyun yüreği mi alırsın dana yüreği mi, birisini mutlaka alacaksın, sonra doooğru eve... O yüreği sana nazlı yar bir güzel ocakta pişirecek, ondan sonra da televizyonun karşısına geçip de seyrederken uyuklayacak sın, hooop bir de bakmışsın sabah olmuş, nazlı yar işe gitmiş seni uyandırmadan...
Ertesi gün olacak nazlı yar yine senden yürek isteyecek. Yine aynı kasaba gideceksin, dünkü yürekten kalmamış. Kasap sana böbrek verelim, dalak verelim, bağırsak verelim kokoreç yaparsın filan diyecek sakın kanma, git başka kasaba o yüreği bul mutlaka ki nazlı yarin yanında yatmak için o yürek şart...
Ne yaptın ne ettin büyük çabalarla yüreği buldun da yüreği bulmakla da iş bitmiyor sana diyeyim. Sonra başlayacak nazlı dediğin yarin ''Amaaaaan başımmmmm ağrıdı dişimmmmm çok içmişimmmmm. Nanayyyy gülümmmm.'' diye bin dereden su getirmeye...
Nazlı yarin bin dereden su getirdi mi sen de eşek değilsin anlamışsındır durumu, bir bardak su iç yatmadan evvel, sonrada kundurana dolan o kumlara bir güzel lafları giydir dur sabaha kadar. Bu kadar uğraştım da kunduram da ki kumları temizledim nazlı yar bana niye yüz vermedi ki diye hayıflan, sonra da o hayıflarını alıp ne yaparsan yap, ister duvara as, istersen kendini sabaha kadar kas da kas...