fakat kerpici vuslattan yoğrulmuş
gecekondulara gark olmuştum bir kere.
ruhumu bayındır kılacak bir tebessüme,
ne sendikalara ihtiyaç duyacak
bir iş gücü gerekliydi,
ne güneş altında zor nefesler.
gariptir
kurak topraktan yetişecek
bir kaç üzüm tanesi
hayli hayli yeterdi
o kasları harekete geçirmek için.
elbette söz konusu
insanın bir tebessümü yitirmesi
bu yitiriş
bir mağlubiyetti başlı başına
ve ardından daha çok emek sarf edersek
zaferi kucaklamanın mümkün olmadığı
bir kaybedişti.
camın kumdan imal edildiğini öğrendiğimde değil
kerpici vuslattan
camları hasretten bir yurda dönüştüğümde inandım
yanmak toza dönmüş kayaları berrak
güze dönmüş yürekleri
bir hiç ediyordu.